Muhtarlarımız gençleşti


29 Mart yerel seçimlerinde seçmenler, Kütahya’nın en büyük ilçesi Simav’ın 133 muhtarından 82’sini değiştirdi. Seçimde oylarını gençlerden yana kullanan seçmen, muhtarların 55 olan yaş ortalamasını 45’e çekti. İlçenin en yaşlı muhtarını Dağardı köyündeki seçmenler seçti. Dağartlı seçmenler Dağardı İlköğretim Okulunda görevli iken emekliye ayrılan hemşerileri 60 yaşındaki İsmail Tankı’yı tecrübesine güvenerek hizmet bekleyen köylerine muhtar seçti. Simav’ın en genç muhtarı ilçeye bağlı Kuşu beldesinden çıktı.

Kuşu beldesinin Kadılar Mahallesi halkı 29 Mart yerel seçimlerinde oylarını genç aday Ethem Bayram’dan yana kullandı. Kuşu’nun Kadılar Mahallesi halkı muhtarlık görevini genç ve dinamik buldukları 25 yaşındaki Ethem Bayram’a teslim etti. Simav’ın en yaşlı muhtarı İsmail Tankı ile en genci Ethem Bayram, Muhtarlar Derneği Başkanı Raif Adıgüzel’in Eynal Kaplıcaları Restoran’da onurlarına düzenlediği yemekli toplantıda tesadüfen yan yana oturdu.

Birbirleriyle tanışıp kaynaşan muhtarları yemek sonrası basın mensuplarına tanıtan Adıgüzel, ilçede mevcut 133 muhtarın yarıdan fazlasının 29 Mart yerel seçimleri sonucu değiştiğini ve gençleştiğini bildirdi. Adıgüzel, ” 29 Mart yerel seçimleri sonucu Simav’ın 133 muhtarlarından 82’sinin değişdiğini, 51’nin ise yerlerini koruduğunu bildirdi. Adıgüzel bu değişim sonucu muhtarların 55 olan yaş ortalamasında kendiliğinden 45’e düştüğünü bildirdi. Adıgüzel, ” Muhtarlar gençleşti. Gençlik elbette hizmetlere de yansıyacak” şeklinde konuştu.

Yaren kuruluşu Toplantılar

k_tahyaefe1-Yaren, genellikle, iş mevsimi olmayan, Ekim ayı başlarında kurulur, Mayıs ayı sonlarına kadar faaliyetine devam eder.

2-Yaren’in kuruluşu, yaren sayısının durumuna veya kurucuların çalışmalarını tamamlamalarına bağlı olarak, daha ileri bir tarihe alınabilir.

3-Yaren’in mevcudunun, 1/4’ünün 50 yaş üzeri, 2/4’ünün 25-50 yaş arası, 1/4’ünün ise 16-25 yaşları arasında olmasına özen gösterilir. Sağlığı elverdiği sürece, yaşta üst sınır yoktur.Bu yaş gruplarına sırası ile; ” Büyük Yaren “, ” Orta Yaren ” ve “Küçük Yaren” adı verilir.Yaren seremonisi esnasında ve günlük yaşamda davranışlar bu düzen çerçevesinde gerçekleşir.

4-Yaren’in teşekkülü Kurucu Heyet ile,Kurucu Heyet belirlenmemiş ise,tecrübeli birkaç yarenin girişimiyle gerçekleştirilir.

5-Yaren Kurucu Heyeti,eski yarenler ve yarene ilk defa katılmak isteyen kişiler ile görüşür.Bu kişilere sezdirmeden,haklarında gizli bir araştırma yapılır.Özellikle sır saklamasını bilen, büyüklerine saygılı, çevresinde müspet tanınan ve cesur kişiler öncelikle belirlenir.

6-Belli bir sayıya ulaşan (en az 20 – en çok 30) Kurucu Heyet, bunu bir önceki yaren heyeti ile paylaşır,ön toplantının günü belirlenerek, yaren mensupları haberdar edilir.

7-Yapılan bu ön toplantıda, yarene devam etmek istemeyenlerin mazeretleri dinlenir.Uygun görülenlere izin verilir.Kurulacak yeni yarenin sayısının belirlenmesi amacıyla,Kurucu Heyetin veya herhangi bir yaren mensubunun teklif ettiği kişiler oya sunulur.Yaren sayısının,saz heyeti hariç, 20’den az olmamasına dikkat edilir.

8-Yarene girmesi teklif edilip oya sunulan kişinin, tüm yarenlerin olumlu oyunu alması şarttır.Bir kişinin olumsuz oy vermesi,o kişinin yarene alınmaması için yeterlidir.Olumsuz oy kullanan kişiye bunun sebebi sorulmadığı gibi, oyunu değiştirmesi yönünde telkinde bulunulamaz.Bu durum,birbirleri ile veya aileleri arasında husumet bulunan kişilerin bir araya gelmesini engeller.

9-Yaren’e ilk defa katılması teklif edilecek kişilere bilgi verilmez.Kendisine sezdirilmeden ağzı aranır.İstekli olanlar ön toplantıda oya sunulur.Oylamadan geçen kişilere teklif götürülür, kabul edenler ilk toplantıya çağrılır.

10-Yaren’e ilk defa katılması uygun görülenlerin, yaşça küçük olanların ailesinden, herhangi bir işverene bağlı olarak çalışanların ise işvereninden izin alınır.

11-Yaren’e girmek isteyen bir kişi,bu isteğini Yaren’e doğrudan iletemez.Yaren üyesi olan bir arkadaşının veya yakınının teklifi ve kefaleti ile oylamaya alınır.

12-Olumlu oy alıp Yaren’e katılması uygun görülenler, eğitim düzeyi,mesleki veya ekonomik durumu ne olursa olsun yarene alınır.İnançlarına ve siyasi düşüncelerine bakılmaz ve müdahale edilmez.Bunun yanı sıra Yaren’de de bu tür konuların konuşulması veya propagandasının yapılması yasaktır.

13-Aralarında baba – oğul, abi – kardeş gibi birinci derece akrabalık bağı olanların yarene birlikte üye olmalarında herhangi bir engel yoktur.

14-Yaren’e alınacakların medeni hallerine bakılmaz.

15-İlk toplantı, ev sahipsiz, misafirsiz ve içkisiz olarak Yaren Odası’nda düzenlenir.Tüm yaren’ler bu toplantıya, abdest alarak gelirler.

16-İlk önce “Köşe İhtiyarı” seçilir.Yaren’in en yaşlı üyesinin “Köşe İhtiyarı” olarak seçilmesi teamüldendir.Aralarında ay farkı bulunan,birden fazla aday olması halinde,oylamada en çok rey alan aday “Köşe İhtiyarı” seçilir.

17-Büyükyarenbaşı (BYB) seçimi : Adaylar arasından en çok oyu alan BYB olarak atanır. BYB’ nın, aynı usulle bir de vekili seçilir.

18-Küçükyarenbaşı (KYB) seçimi : Adaylar arasından en çok oyu alan KYB olarak atanır. KYB’nın aynı usulle bir de vekili seçilir.

19-Bu oylamalarda OY ÇOKLUĞU esastır.

20-Bu makamlara,üyeler şahsen aday olabildiği gibi, herhangi bir yaren tarafından da aday olarak gösterilebilirler.

21-Yemin Töreni : İlk önce BYB yemin eder. (bkz: örnek BYB yemin metni)

BYB’nı takiben Köşe İhtiyarı, müteakiben de yaş sırasına göre bütün yarenler yeminlerini ederek, yemin metnini imzalarlar (bkz.yaren yemin metni).Peşi sıra büyüklerin eli öpülerek hayırlaşılır.

Yemin seremonisi, ortaya konulan bir sehpa önünde, Köşe İhtiyarı,BYB ve KYB’ndan her hangi ikisinin gözetiminde, diz çökülerek, KUR’AN , BAYRAK , SİLAH üzerine el basılarak, NAMUS üzerine and içme şeklindedir. Tören, yaş sırası ile devam eder.

Yeminli sazendeler, Yaren üyelerinin uyması gereken şartlara tabidir.Ancak, sazendelerin yemine tabi tutulması ihtiyaridir.

22-Yeni dönemde düzenlenecek yaren toplantılarının kaç günde bir yapılacağı,ev sahibi sayısı tesbit edilir.İlk yaren toplantısının ev satımı yapılır.Teamüle göre,ilk yaren toplantısının

ev sahipliğini; Köşe İhtiyarı,BYB ve KYB’ndan oluşan Yaren Heyeti üstlenir.

23-Yaren adayları, heyetin sorularına net ve açıklıkla cevap vermekle yükümlüdür.

24-Yemin’de tereddüt gösterenlere bir sonraki toplantıya kadar süre verilebilir.

25-Başka bir yarenin mensubu, üyesi olduğu yarenden ayrılmadan, yarene kabul edilmez.

B) YAREN TOPLANTISI KURALLARI :

1-Geçerli mazereti bulunmayan tüm üyeler yaren toplantısına katılmak zorundadır.

2-Seyahat,hastalık,iş,eğitim gibi geçerli mazereti olanların izin almaları zorunludur.

3-İzinsiz toplantıya katılmayanlar, geçerli mazereti olsa dahi cezalandırılabilir.

4-Toplantılara zamanında iştirak şarttır.

5-Toplantılarda kot pantolon giyilmez.Şık ve temiz elbise ile gelinmesi esastır.

6-Toplantılara tıraş olmadan gelinemez.Sağlık sorunu olanların izin alması gerekmektedir. Aynı özen günlük tıraş için de gösterilir.

7-Yaren üyeleri toplantıya gelirken, ev açılan yeri kirletmesi muhtemel iç yağlı kalçın, mes, boyası çıkan çizme ve yemeni giymeleri yasaktır.

8-Toplantıdan iki gün önce içki yasağı başlar.Bu süre Yaren Heyeti tarafından azaltılıp çoğaltılabilir.Çok önemli bir mazereti veya misafiri olanlar,bulunduğu yer ve kişileri belirterek izin ister.İzin verilmiş kişiler KYB tarafından denetlenebilir.Denetleme sırasında kusuru tesbit edilenler cezalandırılır.

Eski dönemlerde, sadece toplantıdan toplantıya içki içilirken, günümüzde bu yasakta müsamahalı davranılmaktadır.

9-Yaren Heyeti, içki içmenin serbest olduğu günlerde aşırıya kaçanlara, içki içmeme cezası verebilir.

10-Toplantılar, HEREFENE // ARİFANE ‘li yapılır.

11-Herefene, en kısa sürede muhasibe ödenir.KYB’nın oluru ile muhasip, müsait bir toplantı arasında, yarenleri “ÜTÜ” ye davet eder, tahsilatın başlandığı bu şekilde bildirilir.

12-Toplantılarda siyaset yasaktır.

13-Toplantılarda silah bulundurmak yasaktır.

Eski dönemlerde, yaşanan kötü bir olay nedeniyle bu kuralın uygulanmasına azami özen gösterilmektedir.

14-BYB tarafından “ERO” çekildiğinde hemen toparlanılır ve sessizlik sağlanır. BYB’ ndan başkasının “ERO” çekmesi yasaktır.

15-Aksi söylenmedikçe, toplantı ve oyun oynama esnasında sigara içilmez.

16-Kendisine söz verilmiş herhangi bir yaren veya misafir konuşurken,başka şeylerle ilgilenmek,konuşmak,şakalaşmak,gülmek vb. davranışlar yasaktır.

17-Cep telefonları yaren toplantısı esnasında kapalı tutulur.Acil görüşme bekleyenler telefonunu mutfak görevlisine teslim eder.

18-Toplantı esnasında, ezan okunurken “sallû ! ” uyarısı ile müzik kesilir, yaren üyeleri saygıya davet edilir.

19-BYB “rahat oturun! ” demeden, oturuş şekli değiştirilemez.

“Rahat oturun” komutundan sonra ayakları uzatarak veya yan gelerek oturmak gibi laubali davranışlar yasaktır.

20-Toplantılarda, KYB’nın gösterdiği yere oturulur, izin almadan yer değiştirilemez.KYB, uygun gördüğü durumlarda yer değişikliği yapabilir.

21-Toplantılarda yaş sırasına göre oturulur.Yaşdaş olanlarda kıdem esastır.

22-Yaren toplantısının yapılacağı yer hakkında dışarıya bilgi verilmez.Bu duruma yaren eşleri de dahildir.Eski dönemlerde,muhtemel bir baskını önlemek için uygulanan bir kuraldır.

23-Yaren toplantısı arasında,olağandışı mazereti nedeniyle,yaren ve misafire izin verilebilir.

24-Yaren toplantısı hakkında, yerel makamlara (Emn.Md.-Jandarma) önceden bilgi verilir.

25-Ramazan ayında, iftar toplantıları düzenlenebilir.

26-Dini günlerde içkili “sörpet” (Yaren Toplantısı) yapılmaz.

27-Toplantıların, dini günlere rastlamamasına özen gösterilir. Böyle günlere denk gelen toplantılarda içki içilmez.

28-Toplantının yapıldığı yerin güvenliğinden KYB sorumludur.Gerek gördüğü takdirde münasip yerlere nöbetçi koyabilir. “KEDİ NÖBETİ”

29-Toplantı esnasında, kül tablası toplamak, kolonya veya tuz ikram etmek, küçük yarenlerin görevidir.Bu görevleri grup başları takip eder.

30-Yarenler izin almadan oyuna kalkamaz, başkasını oyuna kaldıramaz.

31-Toplantılarda sarhoş olup, taşkınlıklarda bulunmak yasaktır.

32-Toplantılarda içki içip içmemek serbesttir.Herhangi bir yarene içki içme konusunda ısrar edilemez.

33-Toplantıya hangi içecek ile başlanıldı ise onunla tamamlanır.Toplantı devam ederken içki değiştirilemez.(Ör:Ayak sofrasında kola içen bir yaren,ilerleyen saatlerde rakı içemez,toplantının sonuna kadar kola ile devam eder)

34-Toplantılarda, misafirler ayrılmadan, o günkü ev açanların veya toplantının genelinde eksiklik veya kusur var ise, bundan bahsedilmez.Bu gibi konular mahkemede veya dilek ve temenniler bölümünde konuşulur.

35-Saz heyeti icraya başlayınca konuşmak yasaktır.”SAZ BAŞLAYINCA SÖZ BİTER”

36-Saz icrası esnasında izinsiz nara atmak,taşkınlık yapmak, sataşmak, sataşmaya cevap vermek, yerinden kalkmak yasaktır.

37-Sazendenin masasından içki içmek,meze vs.yemek yasaktır.

38-Yaren toplantısı esnasında, sazende heyetine davet edilen yaren veya misafir, sazendenin

yiyecek ve içeceklerinden istifade edebilir.

39-Sazendeden şarkı isteğinde bulunulamaz.

40-Sazendeye veya oynayanlara bahşiş verilmesi yasaktır.

41-“SALİM’A // SALİMAĞA” adı verilen molalarda izinsiz mutfağa girilemez.

42-Salimalarda sazendeden şarkı çalması istenemez.

43-Salimalarda, tuvalet vb. ihtiyaçların giderilmesinde öncelik misafir ve büyük yarendedir.

44-Salima’nın yasak olduğu molalarda, koridor dahil, dışarıya çıkmak yasaktır.

45-KYB tarafından içki verilmemesi söylenen yaren mensubu veya misafire içki verilmez.

46-Sakinin uygunsuz bir davranışının görülmesi halinde,KYB takdir hakkını kullanarak,ya-

rene işaretle, “diz verilmemesi” talimatı verebilir.

47-İkram esnasında, tepsiyi oyalamak,saki ile uygunsuz şekilde şakalaşmak,arkadaşına içki

içmede aşırı derecede ısrarcı olmak, yiyeceklerden adap dışında aşırı yemek yasaktır.

48-Sakiler, aynı yiyecek ve içeceklerden yaren üyelerinin eşit şekilde faydalanmasından so-

rumludur. Herhangi bir yaren veya misafire, özel ikramda bulunmak yahut atlayarak hiç ik-

ramda bulunmamak yasaktır.

49-Sakiler,ikram sırası kendilerine geldiğinde,daha önce”hakkını almış”bulunan bir yareni

yanlarına alamazlar.Yanlarına ancak bir misafiri veya tepsiden herhangi bir nedenle “hakkını alamamış” bir yareni alabilirler.

50-Sakilerin kendi haklarını almalarından sonra; eğer saki yaşça büyük bir yaren ise,küçük

yarenler tepsileri onlara bırakmadan alıp mutfağa teslim ederler.

51-Sakiler, taşıdıkları tepsileri, hiçbir şekilde herhangi bir yere bırakamaz,duvar vb.gibi bir

yere dayanıp destek alamaz ve oturamaz.

52-Sakiler, yaren ve misafirlerin tamamı haklarını almadan, tepsiden faydalanamaz.

53-Sakiler, tepsileri dikkatli taşımalıdır.Tepsiyi veya tepsideki bardak ve diğer malzemeleri

dökenler veya devirenler cezalandırılır.

54-Mutfak görevlilerinin yaşça en büyük olanı “Mutfak Çavuşu” olur.Çavuş, mutfak hizmetlerinin sağlıklı yürütülmesinden sorumludur.

55-Mutfaktaki görev dağılımını mutfak çavuşu yapar.

56-Mutfak çavuşu, işi olmayanların mutfağa girmesine izin vermez.

57-Mutfak görevlileri, hizmeti esnasında, yiyecek ve içeceklerden faydalanamazlar.

58-Mutfak görevlileri, kendilerine teslim edilmiş mutfak kıyafetlerini giymek zorundadır.

59-Mutfak görevlileri, tepsilerin temiz ve özenli olmasına dikkat eder.

60-Mutfak görevlileri, çıkaracakları yiyecek ve içecekler konusunda KYB’nin olurunu alırlar.KYB’nın istemediği yiyecekler tepsiye konulmaz.

61-Mutfak görevlileri, her ikramdan sonra çatal ve kaşıkları temizleri ile değiştirir.

62-Mutfak görevlileri, mutfağı bir sonraki gruba temiz ve düzenli şekilde teslim eder.

63-Mutfağı devreden çavuş, yeni çavuşa yiyeceklerin ve içeceklerin yerlerini gösterir.

64-Mutfak görevlileri içkileri ölçüsünde hazırlar.

65-Mutfak görevlileri, yaren tepsisi için hazırladıkları yiyeceklerin aynısını, sazende için de hazırlar ve ikram eder.

66-Mutfak görevlileri, sazendenin masasını takip eder, varsa eksiklikleri tamamlar.Temizlik ve düzene riayet eder.

67-KYB, mutfak görevlilerinin hizmet süresini uzatıp kısaltabilir

68-Toplantı başladıktan sonra gelecek misafirleri Yaren Heyeti karşılar, münasip bir yere oturması sağlanır.Verilen ilk arada diğer yarenler “hoşgeldiniz” der.

69-Misafir, misafir getiremez.

70-Yaren toplantısında, iki misafir yanyana oturtulamaz.

71-Yarenler, toplantılarda yanına oturtulan misafirin rahat ve huzurundan sorumludur.

72-Yaren Misafirleri’nin masrafları herefeneye dahildir.

73-Misafirlerin amiyane davranışlarına müdahele edilmez.

74-Misafirler gitmeden önce, “mendil yakma” seramonisi yapılır.

75-Misafirler,Yaren toplantısı sonunda, “misafirlerimiz izin istemektedirler” şeklindeki uyarı ile gönderilir.

76-Kır toplantılarında, bütün yarenler iş bölümü yapar.

77-Kır toplantılarının yapıldığı mahale, Türk Bayrağı çekilir.

78-Kır toplantılarında, yaren toplantısının yapılacağı yere,öncüler gönderilir.Bunlar Yaren mahallini ve gelen malzemeleri muhafaza eder.

79-Kır toplantılarının dağılışı birlikte yapılır.Belirlenen menzile kadar kimsenin ayrılmasına müsaade edilmez.

80-Kırda açılan toplantıların sonunda, mekanın temizliği yapılır.Geride herhangi bir atık veya çöp bırakılmaz.”YİĞİT KALKTIĞI YERDEN BELLİ OLUR”

81-Kır toplantılarında, KYB yangın çıkmaması için gerekli tedbirleri alır.(Ocak başının etrafının sulanması vb.)

82-Bir önceki toplantıda belirlenen ev sahipleri,toplantının yapılacağı hafta,en geç Çarşamba gününe kadar KYB ile irtibat kurarak menüyü tesbit ederler.Hazırlıklar buna göre yapılır.

83-Evinde yaren açacakların,komşularında hasta bulunmamasına ve yakın zaman önce komşularından vefat etmiş kişilerin olmamasına dikkat edilir.Bu gibi durumlarda toplantı başka bir yere alınır.Bu durum yaren mensubunun başına gelmiş ise toplantı ertelenir.

84-Ev açmak, Yaren Heyeti ‘ nin iznine tabidir. Mazereti olanlar, erken ev açmak isteyenler,

mahkeme öncesinde bu isteklerini Yaren Heyeti’ne bildirirler.

85-Her üye, dönem içerisinde ev açmakla yükümlüdür.

86-Ev sahipleri israf ve gösterişten uzak dururlar.Belirlenen menü dışına çıkamazlar.

87-Ev sahipleri, menüye ilave etmek istedikleri yiyecek-içecek için KYB’ndan izin almak zorundadır.

88-Ev sahipleri, ev açılacak yerin temizliğini yaparlar.

89-Ev sahipleri, çağıracakları misafirleri, en geç Cuma gününe kadar Yaren Heyetine bildirir.Onay verilmeyen misafirler yarene alınmazlar.Bu sebeple misafirlere haber vermeden önce Yaren Heyeti ile görüşülüp “olur” alınması zorunludur.

90-Her ev sahibinin iki misafir getirme hakkı vardır.Fazla misafir getirmek isteyenler, Yaren Heyeti’nin onayını almak ve herefenelerini ödemek şartı ile fazla misafir alabilirler.

91-Ev sahipleri, çağırdıkları misafirlerin giyim-kuşamından ve yaren adabına riayetinden sorumludur.Bu nedenle bazı temel kurallar hakkında misafirlerini bilgilendirmeleri gerekir.

92-Ev sahipleri, belirlenen menünün saatinde hazırlanmasından sorumludur.

93-Ev sahipleri, yarenleri ve misafirleri kapıda karşılarlar.

94-Toplantı esnasında eksik gelen malzeme olursa, ev sahiplerinden bunun tamamlanması istenir.Yemeğin yetmemesi, bozuk olması gibi vahim durumlarda ev sahipleri cezalandırılır.

95-Ev sahipleri, toplantının dışarıdan seyredilmemesi için gerekli önlemi alır.

96-Ev sahipleri,kendilerine teslim edilen müzik aleti vb. emanetlerin muhafazasından sorumludur.

97-İstisnai durumlar dışında, ev sahipleri, toplantı başladıktan sonraki hizmetlerde kullanılmazlar.

98-Ev sahipleri, toplantı ile ilgili, dışarıya sır veremezler.

99-Evlerde açılan toplantılarda, ev sahibi, toplantının yapılacağı odadaki tüm malzemeleri dışarıya çıkarır.Toplantı bittikten sonra eşyalar tekrar yerine yerleştirilir.

100-Ev sahibi hak sahibi değildir.

101-Evlerde yapılan toplantılarda,salondaki dini kitaplar,tablolar ve aile resimleri ev sahipleri tarafından kaldırılır.

102-İSRAF YASAKTIR.

103-Işıklandırma ve ısıtmadan ev sahipleri sorumludur.

104-Yiyecek ve içecekler ile masraflar konusunda dışarıya bilgi verilmez.

Rivayete göre, sörpet için evini açan yarenin hanımı tatlıya şeker yerine tuz atar.Bunu fark eden BYB, ev sahibini sıkıntıya düşürmemek için tatlıyı ikram edilmiş gibi gösterip yok eder. Ev sahibi bir gün sonra hatasını farkeder ve bir – iki dostuna anlatınca şuyu bulur.Bunun üzerine BYB “Bizim sakladığımızı siz nasıl söylersiniz? , biz sizin sırrınızı tuttuk, siz bizim sırrımızı tutamadınız” diyerek yareni falakaya yatırır.

105-Toplantı sona erdikten sonra içki içmek yasaktır.

106-Toplantı sona erdikten ve yaren üyeleri ayrıldıktan sonra, ev sahipleri de içki içemez.

107-Toplantı sona erdikten sonra, yaren üyeleri hiçbir yere uğramadan evlerine giderler.

108-Ev sahiplerine teslim edilen misafirler,BYB ve KYB’nın bilgisi dışında kimseye teslim edilemezler.

C) MAHKEME KURALLARI :

1-Mahkeme esnasında kesin sessizlik ve disiplin şarttır.

2-Mahkeme sırasında gelişigüzel konuşulamaz.Herhangi bir konuda fikrini söylemek isteyen olursa, elini kaldırarak kendisini belli eder, BYB’nın söz vermesi ile, ortaya çıkarak konuşur BYB izin verirse, yerinde iken de konuşabilir.

3-Yine herhangi bir konuda şikayette bulunacak veya kendisine karşı yapılmış suçlamaya karşı savunmada bulunacak yaren,BYB’nın söz vermesini müteakip düşüncelerini dile getirir.

4-Her yarenin kendisini savunma hakkı vardır.

5-Mahkeme sırasında, BYB talimat vermeden oturuş şekli değiştirilemez.

6-Mahkeme esnasında yarenlerin birbirleri ile konuşmaları yasaktır.

7-Mahkeme esnasında herhangi bir yaren konuşma yaparken, konuşmasına müdahale edilemez ve sözü kesilemez.

8-Mahkeme esnasında, görevli dahi olsalar, bütün yarenler oturuma katılır.Görevli olanlar kendilerine izin verilinceye kadar mahkemeden ayrılamaz.

9-Cezası açıklanan yaren, yerine oturamaz, cezasının infazını bekler.

10-Cezasını çeken yaren,Köşe İhtiyarı’ndan başlayarak,büyüklerin ellerini öperek,küçükleri ile tokalaşarak helalleşir.

11-Ceza alan yarene karşı küçük düşürücü davranışta bulunanlar olursa,ceza almış yarenin cezasından az olmamak kaydı ile cezalandırılır.

12-Mahkeme esnasında, sadece işlenen suçlar ve verilen cezalar ile ilgili konular görüşülür. Diğer konular için dilek ve temenniler bölümü beklenir.

13-Yaren Heyeti’nin cezaları kesindir.Verilen ceza ile ilgili herhangi bir tartışma yapılamaz. Sadece Köşe İhtiyarı cezanın artırılıp-eksiltilmesinde söz sahibidir.

“KÖŞE İHTİYARI’NIN SÖZÜNÜN ÜSTÜNE SÖZ OLMAZ”

14-Köşe İhtiyarı, gerek görürse suçluları affeder.

15-Yaren toplantısının her aşaması bir sırdır.Bununla birlikte, mahkeme anında yaşananlar daha büyük bir hassasiyet arz etmektedir.Bu konudaki en küçük bir sızma veya ihmal affedilemez.Cezai müeyyidesi ağır olur.

16-Mahkemelerde 4 çeşit ceza uygulanır.

a) İhtar

b) Maddi cezalar

c) Falaka

d) Kovulma (tart)

17-Kovulan yarene dayak atılmaz.

18-Kovulan yarenin ayakkabıları,diğer yarenlerin karışık konulmuş ayakkabılarının önüne yönü kapıya doğru düzgün şekilde konur.

19-Mahkeme esnasında, yeminli yarenlerin dışında, sazende dahil kimse bulunamaz.

20-Sazende yemin etmiş ise, mahkemede bulunur.Suç işleyen sazende de cezalandırılır.

21-Yarenler, birbirlerinin ufak-tefek kusurlarını mahkemeye taşımamaya özen gösterir.

22-Lüzumsuz yere veya sık sık mahkemeye şikayette bulunulmaz.

23-Köşe İhtiyarı’na falaka cezası verilemez.

24-Büyükyarenbaşı’nın cezasını Köşe İhtiyarı uygular.

25-Küçükyarenbaşı’nın cezasını Büyükyarenbaşı uygular.

26-Yargılanıp ceza alan bir yaren mensubunun suçsuzluğu ortaya çıkarsa, şikayetçi olan yaren, cezalandırılan yarenden az olmamak şartı ile cezalandırılır.

27-Yaren Heyeti, yaren mensubu olmayan bir kişinin veya yarenin ailesinden gelen şikayetleri de değerlendirir.

28-Yaren mensubunun ailesinden gelen şikayetler Yaren Heyeti tarafından değerlendirilir. İfadesi, mahkeme öncesi ilgili heyetçe alınır.Mahkeme esnasında ” suçunu sen bilirsin ” denilerek, sadece cezası açıklanır.

D) DİĞER KURALLAR :

1-Aralarında dargınlık bulunanlar biraraya getirilerek barıştırılır, sorunları çözülür.

2-Yaren mensuplarından hasmı bulunanlar yalnız bırakılmaz.

3-Yaren başlangıcında uygun görülürse, belli miktarda depozito alınabilir.

4-Yaren mensupları, günlük veya ticari ihtiyaçlarını birbirlerinden karşılar.

5-Yarende sır saklamak esastır.Aksine davrananlar, durumun vehametine göre, kovulmaya kadar cezalandırılabilirler.

6-Yaren mensuplarının kumar oynaması yasaktır.

7-Her yaren özel yaşantısında, bir yarene yakışacak şekilde davranır.Davetlerde veya toplantılardaki davranışları ile yaren mensubu olduğunu belli eder.Buralardaki olumsuz davranışlarından dolayı cezalandırılacağını bilir.

8-Her yaren mensubunun akrabaları, bütün yarenin akrabasıdır.

9-Her yaren mensubu, diğer yarenlerin iyi ve kötü gününde yanındadır.

“NEŞ’E DE, KEDER DE ORTAKTIR.

10-Diğer yarenlerin mensupları da, kendi yaren arkadaşı olarak kabul edilir.

11-Yarenler, Yaren Heyeti üyelerine unvanları ile (Köşe İhtiyarım, Büyükyarenbaşım, Küçükyarenbaşım gibi), küçük yarenler büyük yarenlerine ” yaren abi ” , büyük yarenler de küçük yarenlerine ” yaren’im ” sıfatları ile hitap ederler.Bu kuralın eski dönemlerde yarencilik yapmış, ancak şu anda yarende bulunmayan kişiler için de uygulanılmasına özen gösterilir.

12-Yarenler, faaliyetteki diğer Yaren’lerin yöneticilerine de unvanları ile hitap eder.

13-Herhangi bir yarenin düğün, cenaze vb. günlerindeki düzenlemeleri KYB organize eder. Yaren ve ailesine yük düşürülmez.

14-Yarenler, birbirlerinin,inanç,siyasi tercih ve özel yaşamlarına saygı duyarlar,müdahalede bulunmazlar.Toplantı ve toplantı dışında bu hususların uluorta tartışılması hoş karşılanmaz.

15-Başına ağır hastalık veya hapislik gibi olaylar gelen yarenlerin, iş ve ev ile ilgili ihtiyaçları, yaren mensupları tarafından karşılanır.(Eski dönemlerde, vefat eden bir yarenin oğlunun sünnet düğününün Yaren mensupları tarafından yapıldığı bilinmektedir.)

16-Talep olması halinde, mahalli idarelere görevlerinin icrası sırasında gereken yardım yapılır.

17-Saz heyeti, Simav’dan veya Simav dışından temin edilebilir.

18-Sazendeler yeminli veya yeminsiz olabilir.Sazende yeminli ise, mahkeme safhasına katılabilir.Suçlu görülen sazendeler de, herhangi bir yaren gibi cezalandırılırlar.

19-Dağdan inme merasimlerinde, ” Art Efesi ” nin bulunmadığı hallerde, KYB bu görevi üstlenir veya uygun bir yareni bu göreve tayin eder.

20-Yaren üyeleri, toplantı haricinde aynı kulüp veya kahvehaneye devam etmeye özen gösterirler.

21-Yaren Kanunları, komşu kasaba veya köylerden katılan üyeler için de geçerlidir.

22-Yaren’e yönelik olumlu veya olumsuz tepkilerden BYB sorumludur.

23-Yaren için emanete alınan her türlü eşya, sağlam olarak en kısa sürede sahibine iade edilir.”EMANETİN ARDINDA ŞEYTAN DOLAŞIR ; EMANET YERİNE YAKIŞIR”

24-Ailesi ile ilgilenmeyen, çoluk-çocuğunun ihtiyacını vaktinde temin etmeyen yarenler uyarılır, devamı halinde ağır şekilde cezalandırılır.

25-Dönem içinde, yaren sayısındaki eksilmeler, lüzum görülürse tamamlanabilir.

26-Yaren dönemi içerisinde, çok önemli bir mazereti nedeni ile (tayin vb. gibi) yarenden ayrılmak zorunda kalanlar, ev açma sıralarını savmadan yarenden ayrılamazlar.

27-Orta Sofralarına alkollü gelinmesi yasaktır.

28-Kapı herkese açılmaz.

29-Yaren’den kovulma cezası alan kişiler ile her türlü sosyal ilişki kesilir.

30-Bayramlaşma töreni, Ramazan Bayramı’nın birinci günü saat bir’de, Kurban Bayramı’nın

ikinci günü saat iki’de Yaren Odası’nda yapılır.Bayramlaşmaya tüm yarenlerin katılması zorunludur.Bayramlaşmaya, önceki dönemlerde yarencilik yapmış kişilerde katılabilirler.

31-Yaren, ilçede bulunan folklor dernekleri ile işbirliği yaparak, kültürel gelişime katkı sağlar.

32-Yarende sınıf yoktur.

33-Tüm yarenler “Atatürk ilke ve inkılaplarını” benimser ve müdafa eder.

34- Bu mevzuat içinde yer almayan konularda “Yaren Heyeti” yetkilidir.

E ) DAĞDAN İNME MERASİMİ İLE İLGİLİ KURALLAR :

1- Dağdan inme merasimi, ilgili mahalli idarelerden gelen talep üzerine yapılır.

2-Yapılacak toplantıda “Yandığı yandığı yerde” usulü uygulanır.

3-Merasime katılacak yarenlerin kıyafetleri ve teçhizatları tam olmalıdır.Eksiği bulunanlar en geç iki gün önce Yaren Heyeti’ne bilgi verirler.

4-Organize, Yaren Heyeti ile Mahalli İdare arasında ortaklaşa yapılır.

5-Merasime, Yaren dışından katılmak isteyen uygun kişilere izin verilir.

6-Toplantının yeri konusunda uygulanan teamül ” Yaren Çeşmesi ” mevkiidir.

7-Katılacak misafirler, Yaren Heyeti ile Mahalli İdare tarafından ortak belirlenir.

8-Toplantı başlayıncaya kadar olan hizmetlerde, Mahalli İdare’den yardım alınabilir, toplantı başladıktan sonraki hizmetlerde yarenler görevlendirilir.

9-Toplantıda, yarenler için tüm yaren kuralları aynen geçerlidir.

10-Toplantı ,Yaren toplantısı düzeninde gerçekleştirilir.

11-Yarenler, atış yapacakları şirşanelerin kontrolünü önceden yaparlar.

12-Kullanmasını bilmeyen yarenlere atış yaptırılmaz.İstekli olanlara eğitim verilerek atış yaptırılır.

13-İzinsiz atış yapmak yasaktır.

14-Şirşane atış şekilleri :

a) Silkme

b) Püskürtme

c) Yığdırma (yere)

d) Dikleme (havaya)

e) Çalımlı (muhtelif figürlü)

15-Şirşane atış sıralama çeşitleri :

a) Baştan sona sıra ile

b) Gruplar halinde sıra ile

c) Serbest (İzin alınarak, sadece toplantı sırasında yapılır, inişte bu usul uygulanmaz)

d) Hep beraber birden (Bu atış sadece “Baskın Zeybeği” oyununda uygulanır)

16-Grup atışlarında ara boşluğu verilerek atış yapılır.

17-Dağdan inme düzeni :

a) Türk Bayrağı

b) Bir adım gerisinde kılıç taşıyan iki muhafız (sağında ve solunda)

c) Davul – zurna

d) Yaren flamaları

e) Köşe İhtiyarı ve Büyükyarenbaşı

f) Varsa maskot yarenler

g) Yaş sırasına göre yarenler

h) Art efesi

18-Bu sıralamada, yarenler arasında üçer metre mesafe bırakılır.

19-İniş sırasında içki içmek yasaktır.

20-Bir gün önceden içkili olup kendine gelemeyenlere izin verilir.

21-Dağdan iniş merasiminde başlangıç noktası, teamül olarak ” Meteriz//Metris Tepesi ” dir.

22-Atış yapılan mahaller :

a) Meteriz//Metris tepesi

b) Karşıyaka Dedesi mevkii

c) Yeni mahalle, Cumhuriyet İlkokulu önü

d) Belediye meydanı

e) Cumhuriyet / Hükümet meydanı

f) Panayır mahalline gidiliyor ise, yol boyunca ve panayır mahallinde

g) Programa alındı ise, Eynal Kaplıcaları’nda

Bu mahallerin arasında ferden atış yapmak isteyenler KYB’ndan izin alırlar. Bu atışlardan önce deyiş atılır.

23-Belediye Meydanı’nda, daire oluşturulur.Yaren Heyeti, makama çıkarak tebrikleşir.

24-Cumhuriyet Meydanı’nda da aynı düzen oluşturulur, mahalli amir kutlamaları kabul eder.

25-Cumhuriyet Meydanı’nda ve Panayır mahalli // Leylek Kürü’nde,mahalli oyunlar oynanır. Protokol selamlanır.

26-Programa alındı ise, Eynal Kaplıcaları’na gidilir, yürüyüş, atışlar ve oyunlar icra edilir, yarenlere yemek ikramından sonra dağılınır.
Naşa Ahmet efe yarenleri

Simavlı Siyasetçi Doktor Görevine Geri Döndü

Doktor Dursun Uzun, seçimi kaybetmesinin ardından, görevine geri dönerek Karakür Mahallesi’ndeki 2 Numaralı Sağlık Ocağına doktor olarak atandı.

29 Mart Yerel Seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Simav Belediye Başkan adaylığı için Esenevler Mahallesi’ndeki 3 Numaralı Sağlık Ocağı’ndaki görevinden istifa eden Sorumlu Doktor Dursun Uzun, seçimi kaybetmesinin ardından, bu kez Karakür Mahallesi’ndeki 2 Numaralı Sağlık Ocağına doktor olarak atandı.

Siyasetçi doktor Dursun Uzun’un 2 Numaralı Sağlık Ocağı’na Doktor olarak atanmasıyla Sağlık Ocağı’ndaki doktor sayısı ikiye yükseldi. 29 Mart yerel seçimlerinde Simav’a CHP’den belediye başkanı olabilmek için 20 Aralık 2008 tarihinde 3 Numaralı Sağlık Ocağı Sorumlu Doktorluk görevinden istifa eden Doktor Dursun Uzun’un 2007 Milletvekilliği genel seçimlerinde yine CHP’den Kütahya Milletvekilliği için istifa ettiği, seçimi kaybetmesinin ardından 3 Numaralı Sağlık Ocağı’ndaki eski görevine döndüğü öğrenildi.

FAGOR’u da mı Elimizden Kaçırıyoruz?

Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, dünyaca ünlü FAGOR firmasının Kütahya’ya kuracağı endüstriyel beyaz eşya fabrikasını seçim bölgesi olan Eskişehir’e kaydırmak amacıyla baskı yaptığı söylentileri ayyuka çıktı.

Kütahya’nın en çok tutulan siyasi gazetesi tellal’ın haberine göre durum şöyle:

İspanya’nın en büyük 10 şirketi arasında gösterilen Mondragon Şirketler Topluluğuna bağlı bir kuruluş olan ve endüstriyel beyaz eşya alanında faaliyet gösteren FAGOR’un, Türkiye’deki yatırım üssü haline getirmek istediği Kütahya’da, “FAGOR fabrikasını Eskişehir Sivrihisar’a taşıyacak” söylentileri dolaşıyor. Geldi denilen yatırımcıları birer birer elinden kaçıran Kütahya’nın, şimdi de Kırgıllı Mahallesinde eski havaalanı arazisi üzerine yatırım yapacak olan dünyaca ünlü FAGOR firmasını elinden kaçırmak üzere olduğu söyleniyor.

Noris Dutch’u kaçırdık
sıra FAGOR’da mı?

Kütahya’da, son zamanlarda iş çevrelerinde dolaşan “Kemal Unakıtan baskı yapıyor, FAGOR fabrikasını Eskişehir Sivrihisar’a taşıyacak söylentileri” istihdama aç Kütahya halkının canını sıkıyor. Hatırlanacağı gibi, ilimize Hollanda merkezli Noris Dutch adlı ilaç firmasının 2. OSB’ye yapacağı 300 milyon Euro’luk yatırımı için yer tahsisi yapılmış ve firma ortağı olduğu Alman İlaç devi Farma ile arasındaki mali anlaşmazlıkları öne sürdüğünden, taahhütlerini yerine getirmediği için yatırımı iptal edilmişti. Buradan hareketle, Kütahya kamuoyunda özellikle 2. OSB’de yapılacağı söylenen yatırımların küresel mali kriz nedeniyle gecikmesinden de endişe duyularak, “Noris Dutch’u kaçırdık sıra FAGOR’a mı geldi” sorusu dillendiriliyor.

Belediye Başkanı Mustafa İça;
“Maliye, refize edilen
2. alanı belirsiz gördüğü
için olur vermiyor”

FAGOR’un Kütahya’ya yatırım yapmasına ön ayak olduğu bilinen Belediye Başkanı Mustafa İça’ya konuyla ilgili olarak söylentileri aktardığımızda, Başkan İça, FAGOR’un Kütahya’ya kurmayı planladığı fabrika hakkında maliyenin bir takım problemler çıkardığını kabul ediyor. Gazetemizin sorularına cevap verip, fabrikanın Kütahya’dan Sivrihisar’a taşınacağı söylentilerine açıklık getiren Başkan İça, firmanın Kırgıllı Mahallesinde kuracağı fabrika için refize edilen 2. alanı için Maliye’nin yatırımı belirsiz görmesi nedeniyle olur vermemesinin sıkıntı oluşturduğuna vurgu yapıyor.

Eskişehir Milletvekili olan ve aynı zamanda geçtiğimiz hafta sonunda kabinenin değiştirilmesiyle Maliye Bakanlığı koltuğunu kaybeden Kemal Unakıtan’ın, FAGOR’un yatırımının Eskişehir Sivrihisar’a kaydırılması yönünde baskı yaptığı söylentilerine yorum yapan Başkan İça, FAGOR’un söz konusu fabrikasının ilk önce Sivrihisar’a kurulması için 300 dönümlük arazi teklif edilmesinden dolayı böyle bir yakıştırmanın yapılmış olabileceğini söylüyor.

“Proje hazırlandı
Defterdarlığa verildi,
sonuç bekliyoruz”

Mustafa İça, Maliyenin problem çıkardığı ve refize edilen 2. yatırım alanı için sorunun aşılması amacıyla FAGOR’un gerekli projeleri hazırlandığını ve Defterdarlığa vererek sonuç beklendiğini de ifade ederek, firmanın Kütahya’ya yatırım konusunda kararlı olduğuna dikkati çekiyor.

Milletvekili Soner Aksoy;
“Yatırımcımızı çalmak
isteyenler çok”

Diğer yandan konuyu kendisine aktardığımız ve Maliyenin baskı söylentileri hakkında bilgisine başvurduğumuz AK Parti Milletvekilimiz Soner Aksoy ise, ortalıkta dolaşan söylentilerde gerçek payı olduğunu ima etti. “Yatırımcılarımızı elimizden almak isteyen çok” diyerek Kütahya’ya yapılacak yatırımlardan rahatsızlık duyup çekemeyen bir çok çevrenin olduğunu söyleyen Aksoy, “Müteşebbis menfaati en çok nereden bulursa oraya gidecek, ancak teşvik bölgesinde olduğumuz için yatırımcımızın bu avantajlardan faydalanabilmesi için yıl sonuna kadar harekete geçmesi gerekiyor. Bizim Kütahya’ya bu tür yatırımları kazandırmak için mücadelemiz devam edecektir. Kemal Unakıtan beyle de bu iddialar hakkında görüşeceğim” şeklinde konuştu.

Okurlarımızın hatırlayacağı gibi Başkan İça, en son geçtiğimiz Ocak ayında Mondragon Şirketler Topluluğu Başkan Yardımcısı Jose Luis Lizarbe ve FAGOR Dünya Başkanı Kepa Bedıaluıneta’yı şehrimizde ağırlamıştı. O dönemde konuk yatırımcılar tarafından FAGOR’un kuracağı fabrika için ruhsat aşamasına gelindiği ve ilk etapta 43.500 m2 alan üzerinde ilk dilimde 350 kişinin istihdamının sağlanacağı bildirilmişti. FAGOR Dünya Başkanı Kepa Bedıaluıneta da, fabrika inşaatına Nisan-Mayıs ayları gibi başlanacağını söylemiş ve firmalarının 2010 yılında yapacağı 2. ve 3. dilim yatırımlarla istihdam sayısının 3.000 kişiye ulaşacağını ifade etmişti.

Ortaya çıkan bu tablo karşısında daha fazla yatırımcının ilimize kazandırılmasını bekleyen Kütahyalılar, gerekenlerin yapılması ve FAGOR’un da elimizden kaçırılmaması için Milletvekillerinin, AK Parti İl yönetiminin, Ticaret ve Sanayi Odası yetkililerinin, Valiliğin ve kısacası tüm yetkililerin harekete geçmesini bekliyor.

06.05.2009
Tellal Haber

Ziyaettin Tokyay Kimdir ?

Sitemiz faal olduğundan beri sizlere buradan Simav ve Kütahya için çalışan-çabalayan bireyleri tanıtıyoruz. Bu kişiler yazar, devlet adamı, din adamı hatta hiçbir ünvanı bulunmayan bir vatandaş bile olabiliyor. Ama bizim asıl baktığımız insanların içindeki memlekete hizmet coşkusu. Bugün sizlere Şaphaneli Ziyaettin Tokyay’ı “kendi kaleminden” tanıtacağız. Kendisini “Gurbetçi Bağımsız Kütahya Milletvekili Adayı” olarak tanıtan Ziyaettin Bey’in hayat hikayesi gerçekten çok ilginç. 

tokyay1950 yılında Kütahya’nın Şaphane ilçesinde doğdum. İlköğretimimi İstanbul’da başlayarak Şaphane’de bitirdim.

Evliyim bir erkek 3 kizim var.

1973 Yılında Hollanda’ya gittim.

1976 yılında Hollanda’da bulunan Kütahyalılara mektup yazarak ilk fabrika kurma teşebbüsünde bulundum .

1983 yılında Hollanda’da bulunduğum şehirle Kütahya’mızı kardeş il yapma teşebbüsünde bulundum. Yine aynı yıl Kütahyalı müteşebbisleri bir araya getirip ilimizde fabrika kurmak için faaliyetlerde bulundum. Bastırdığım ilanın dağıtılmaması nedeniyle başarısız oldum. Yine 1983 yılında ilimizde termal seracılık fikrini ilk ben başlattım. Yine aynı yıl güneş enerjisinden elektrik üretmek için getirdiğim panellere bununla elektrik üretilmez diyerek teşebbüsümü engellediler. Bu konuda bireysel olarak yapmanın mümkün olmadığını anlayınca 1987 yılında refah partisi saflarına katıldım. 1991 seçimlerinde parti çalışmalarında ilimizde ilk defa FM mikrofonunu ben getirdim. Yine 1991 yılında meclisteki bir görüntü üzerine yazdığım yazıyı on iki tane parti başkanına yazarak protesto da bulundum. Yazdığım yazıyı TBMM’de okundu. 1993 yılında Turizm’e yönelik ilk pansiyonu ben açtım. 1995 yılında Başbakanlığa en layık kişinin Recep Tayyip Erdoğan dediğimde, o zaman bana kızan kişiler bugün ilimizde bu partinin belirli saflarında yer almaktadır. 1996 yılında Avrupa ülkelerinden iki çeşit çimento bir tane lodos estiğin hava akısını sağlayabilecek şekilde baca kapağı getirdim. Çimentoların özelliği harç karılırken kullanılan suyu sıcaklığına göre şekil değiştirmesidir.

1994 yılında yurt dışında bulunduğum şehrin a dan z ye bütün özelliklerini görüntüleyerek Destan TV de yayınlanmasını sağladım. Yine 1995 yılında bulunduğum ülkenin trafikle eğitim konusunda çektiğim görüntüleri Kütahya’nın sesi olmak ilkesini benimsemiş olan Destan Tv’ye vererek yeniden yayınladılar.

1996 yılında kangren olmuş ilimizin alt yapı sorunlarını çözmek için çizdiğim alt yapı projesi bir kişinin bilgi eksikliği yüzünden proje askıda kaldı. Aynı yıl kardeş şehir için müracaatımın yazısını Süleyman Canan tarafından aldım. Gitmesi gereken hediyeyi kendi cebimden alıp bulunduğum şehirdeki Belediye ve aynı zamanda Vali olan kişiye verdim. Tabi aradan on üç yıl geçince ilk müracaatı yaptığım kişi emekliğe ayrılması nedeniyle yeni Belediye Başkanı “bir yazı almak on üç yıl mı sürüyor” demesi beni utandırdı. ????????? seçimlerinde Milletvekili adayımızdan seçildiğinde ilimizin kalkınması için bir kişinin Kütahya’ya Vali olarak atanmasını istedim. Seçildikten sonra meclise gittiğimde verdiği sözü yerine getirmemenin ezikliği içinde odasından kaçtı.

2002 yılında AKP seçim çalışmalarına katılmak için yurtdışından özel olarak geldim. Vekillerimizle bazı yerleri gezebilmek içim özel araba kiraladım. Seçim akşamı seçimler bittiğinde bütün parti çalışanlarına ikramda bulundum. O zaman il başkanı olan Halil Toklu Beyden Milletvekillerini yemeğe götürüp ilimizin sorunları hakkında görüşmek isteğimi belirttim. Halil Toklu Bey “seçim yorgunluğu bittikten sonra konuşursunuz “ dedi. Bunu ben makul karşıladım.

2003 yılında şimdiki il başkanı Şükrü Nazlı’ya ilimizin kalkınması için acilen alınması gereken fikirleri söyledim. Bunları milletvekillerine iletmesini, Milletvekillerinde Bakanlara bildirmesini rica ettim. Bütün olan bir konuyu beşe bölerek Vekillerimize ayrı ayrı e-mail arak yazdım. Türkiye’ye her gelişimde kendilerini telefonla aradım. Yazılarıma cevap vermeyenler telefon görüşmelerinde istediğim randevulara birer bahane buldular.

Ben yirmi sene başkalarını meclise göndermek için ilimizin ilçelerini, köylerini, kasabalarını ve Kütahya’nın tüm sokaklarını defalarca kendi özel arabamla gezerek sizlerden oy istedim. Ben seçildikten sonra vatandaşını unutan vekil istemiyorum. Ben ilimizin sorunlarını hiçbir şeyden korkmadan ilimizin sorunlarını söyleyebilecek vekil istiyorum. Bu gücü kendimde gördüğümden beni meclise gönderin Milletin vekili nasıl olurmuş herkese göstereyim. Mecliste fikir üretmesini bilmeyen bir ana muhalefet varken Hükümetinin yapacağı her hayırlı işi engelleyen ana muhalefet ve yavru muhalefetler olduğu için hükümeti suçlamıyorum. Ama Kutahyamizdan beni meclise gonderirseniz ilimizin tum sorunlarini bilen genel baskanin karsisinda boyun bukmeyecek ilimizin hakkini soke soke alacak bir vekil gondermis olacaksiniz meclise

 

Nafi Güral TOBB Konsey Başkanı

Nafi Güral

Nafi Güral

4 yıldır Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Konsey Başkanlığı’nı görevini başarıyla sürdüren Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası (KÜTSO) Başkanı Nafi Güral, tekrar TOBB Konsey Başkanlığı’na seçildi.

365 oda ve borsadan toplam bin 555 delegenin katıldığı Genel Kurul’da TOBB Konseyleri için yapılan seçimlerde Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Konsey Başkanlığı’na 4 yıllığına tekrar Kütahya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Nafi Güral seçildi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin Ankara’da gerçekleşen 64’üncü Genel Kurulunda TOBB Başkanlığı’na tekrar Rıfat Hisarcıklıoğlu seçilirken kongreye siyasetçiler yoğun ilgi gösterdi.Güral, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 bakanla katıldığı TOBB Genel Kurulu’nda, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile de sohbet etme ikmakını buldu.

KÜTSO Başkanı Nafi Güral’ın tekrar TOBB Konsey Başkanlığı’na görevine seçilmesi Kütahya şehir merkezinde ve ilçelerde sevinçle karşılandı.

Simav Muhtarlar Derneği Yeniden Adıgüzel Dedi

Simav Muhtarlar Derneğinin Olağan Genel Kurul toplantısında başkanlığa, Kekliktepe Mahallesi Muhtarı Raif Adıgüzel yeniden seçildi. Seçime tek listeyle katılan Adıgüzel, seçim öncesi yaptığı konuşmada, yönetim kurulu üyeleri ile birlikte diğer dernek ve sivil toplum örgütleriyle birlik ve beraberlik içerisinde çalışarak Simav’ın sorunlarını çözmeye çalıştıklarını söyledi. Geçmişte olduğu gibi bundan sonra da ilçenin sorunları karşısında duyarlı olacaklarını anlatan Adıgüzel, sorunların çözümünde vatandaşlar ile yetkililer arasında köprü görevi yapmaya devam edeceklerini bildirdi. Daha sonra faaliyet raporu okunarak üyelerin oylarıyla onaylandı. Açık oylama ile yapılan seçime tek listeyle katılan ve beş yıldır Kekliktepe Mahallesi muhtarlığını yürüten Adıgüzel, 133 oy alarak yeniden dernek başkanlığına seçildi. Adıgüzel başkanlığında oluşturulan yönetim kurulunda, Samat Köyü Muhtarı Nurullah Dönmez, Bedirler Köyü Muhtarı Kamuran Abay, Merkez Fatih Mahallesi Muhtarı İsmail Sülün ile Örenli Köyü Muhtarı Cemal Öz yer aldı.

Raif Adıgüzel

Raif Adıgüzel

Milli Güvenlik Kurulu Hakkında Her Şey

Malumunuz odur ki bugünlerde ülkemizin en önemli kurumu ülke güvenliği için bir araya geliyor. Bu önemli kurum ne yazık ki pek az kişi tarafından tam manasıyla biliniyor. MGK’nın resmi sitesinden alınan yazıda aklınıza gelebilecek tüm sorulara cevap verilmiş.

Millî Güvenlik Kurulu (MGK), 1933-1949 yılları arasında Yüksek Müdafaa Meclisi Umumi Katipliği, 1949-1962 yılları arasında Milli Savunma Yüksek Kurulu ve Genel Sekreterliği, 1961 Anayasası‘na göre Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği isimleri ile faaliyet göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası‘nın 118. maddesiyle bugünkü haline gelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘nin millî güvenlik siyasetinin tayini, tespiti ve uygulaması ile ilgili kararların alınmasını ve gerekli kurumlar arası eşgüdümün sağlanması konusundaki görüşleriniBakanlar Kurulu‘na bildirmekle görevlidir.

MGK, gerekli haller dışında iki ayda bir defa cumhurbaşkanı başkanlığında toplanır. Millî Güvenlik Kurulu; Cumhurbaşkanının başkanlığında, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan yardımcıları, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanından kurulur.Gündemin özelliğine göre Kurul toplantılarına ilgili bakan ve kişiler çağrılıp görüşleri alınabilir.

Millî Güvenlik Kurulunun gündemi; Başbakan ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınarak Cumhurbaşkanınca düzenlenir.

Cumhurbaşkanı katılamadığı zamanlar Millî Güvenlik Kurulu Başbakanın başkanlığında toplanır.

Dünyada ve Türkiye’de güvenlik ve milli güvenlik kavramları nasıl algılanmaktadır?

Güvenlik, insanların toplu olarak yaşamaya başlamaları ve devletler kurmalarıyla bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmış, kavram olarak bilimsel çalışmalara ancak İkinci Dünya Savaşından sonra konu olmuştur. Güvenlik kavramı, başlangıçta yalnız askeri ihtiyaçlar ve düzenlemeler için kullanılırken, günümüzde bir sosyal bilim kavramı olarak kullanılmaya başlanmıştır. İnsanların ve toplumların en temel güdüsü ve en ilkel ihtiyacı olan güvenlik karşılanamadığı takdirde, toplumların özgürlük ve refah arayışlarını gerçekleştirmeleri mümkün olamamaktadır.

Küreselleşmenin yarattığı dinamik ortamın da etkisiyle ulusal ve uluslararası güvenliğe yönelik tehditler farklılaşmış ve bu durum klasik güvenlik kavramını değiştirmiştir. Nitekim BM Genel Sekreteri tarafından “Tehditler, Riskler ve Değişim” konusunda görevlendirilen ‘Akil Adamlar Grubu’, 2 Aralık 2004 tarihli “Daha Güvenli Bir Dünya: Ortak Sorumluluğumuz” başlıklı raporlarında, “Dünyanın BM’nin kurulduğu dönemde öngörülemeyen tehdit ve risklerle karşı karşıya olduğunu, tehdit / risklerin artık hiçbir sınır tanımadığını, birbirleri ile bağlantılı olduğunu ve ulusal düzeyde olduğu gibi küresel ve bölgesel düzeylerde ele alınmayı gerektirdiğini vurgulamıştır. Söz konusu rapora göre, büyük çaplı ölümlere veya yaşam şansının azalmasına yol açan ve uluslararası sistemin temel birimi olan devleti zayıflatan herhangi bir olay veya süreç uluslararası güvenliğe tehdittir.

Bu çerçevede, dünyanın ilgilenmesi gereken altı tehdit / risk grubu bulunmaktadır. Bunlar, terörizm, ülkeler arası çatışma, iç savaş, soykırım ve diğer büyük çaplı şiddet olayları dâhil iç çatışma, nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar, sınır aşan organize suçlar, açlık, bulaşıcı hastalık ve çevre sorunları dâhil ekonomik ve sosyal tehdit / risklerdir.

Günümüzde, milli güvenliğin tanımı da yukarıda sınıflandırılan yeni tehditler çerçevesinde yapılmakta ve ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal her türlü konunun güvenlik boyutunun olduğu kabul edilmektedir.

Uluslararası temel anlaşmaların ortaya çıkış sebepleri, ortaya konuşlarındaki ilkeler ve bütünün yorumundan, güvenlik olgusunun sadece savaş, silahlı çatışma, kuvvet kullanma hallerinde değil, başta ekonomik, çevre, sağlık, sosyal ve eğitim olmak üzere bir bütün olarak ele alındığı görülmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması’nın 55’nci maddesi bu hususu teyit eder mahiyettedir.

Bu nedenlerle, Türkiye’de de 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2’nci maddesinde; “Milli Güvenlik; Devletin anayasal düzeninin, milli varlığının ve bütünlüğünün milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanmasını ifade eder.”şeklinde tanımlanmıştır.

Bu açıklamalar dikkate alındığında, Türkiye’de milli güvenlik kavramının klasik ve teknik anlamından uzaklaştırılarak tüm politika alanlarını kapsayabilecek şekilde algılandığını ve tanımlandığını belirtmek mümkün değildir.

Sayfa Başı


Milli güvenlik, kamu düzeni ve emniyeti olarak tanımlanabilir mi?

Milli Güvenlik, bazen ”kamu düzeni ve emniyeti ” olarak anlaşılmaktadır. Ancak, bu şekilde anlaşıldığında, milli güvenlik; adeta genel asayiş hizmetine indirgenmiş olmaktadır. Oysa milli güvenlik, asayiş hizmetinin de üzerinde, güvenliğin en üst yapısı ve toplam güvenliğin bir şemsiyesi konumundadır.

İçeriği iç ve dış güvenlik ile savunma konularından oluşan milli güvenlik kavramı, teknik olarak kamu düzeninden farklıdır. Bu bağlamda, iç güvenliği ilgilendiren her olgunun kamu düzenini bozduğu söylenebilirse de, kamu düzenini bozan her olgu milli güvenliği bozmayabilir. Bu çerçevede milli güvenlik;

– Yalnız halkın değil, devletin ve anayasal düzenin devamını da sağlayan hukuki, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yönleri bulunan;

– Zaman ve yer açısından uzun süreli, devamlı, içten ve dıştan tehlike ve eylemleri içeren;

– Belirli bir bölgeyi ilgilendiren faaliyetlerden ziyade devletin tüm varlığını ve ülkesini ilgilendiren, hatta yalnız belli bir bölgede olsa bile tüm halkı etkileyen ve yerleşik düzeni bozan veya ortadan kaldıran nitelikteki hareketleri kapsayan bir olgudur.

Sayfa Başı


Milli güvenliğin tanımında sözü edilen “Anayasal düzen” ne anlama gelmektedir?

Anayasal düzen; Anayasanın temel ilke, esas ve hükümlerine göre kurulmuş olan düzendir. 1982 Anayasası’na göre;

I. Devletin Şekli
Madde 1:Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin Nitelikleri
Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
Madde 3:Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.

IV. Değiştirilemeyecek Hükümler
Madde 4: Anayasa’nın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2’nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3’ncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

V.Devletin Temel Amaç ve Görevleri
Madde 5: Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

VI. Egemenlik
Madde 6: Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

VII. Yasama Yetkisi
Madde 7: Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.

VIII. Yürütme yetkisi ve görevi
Madde 8:Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.

IX. Yargı yetkisi
Madde 9:Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.

Sayfa Başı


Milli varlık ne demektir?

Milli varlık, devletin kendi hayatiyetini, kara, deniz ve hava sınırları ile bunlara bitişik ve devletler hukuku esaslarına göre devletin hüküm ve tasarrufuna giren ekonomik ve stratejik alanları da içine alan hükümranlık alanını (vatanı), bunların sahip bulunduğu her türlü kaynak ve zenginlik gibi ekonomik kıymetleri, bu sahalarda yaşayan tarih gibi maddi ve manevi değerleri, ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel, teknolojik, askeri ve diğer sistem ve birikimlerin tümünü kapsamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Bütünlük nedir ve nasıl sağlanır?

Milli Bütünlük; siyasi bütünlük ve toprak bütünlüğü gibi maddi değerler ile birlikte, milli şuur, milli birlik ve beraberlik ruhunu, milli ahlak ve fazilet gibi manevi değerleri de kapsamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, üniter bir devlettir. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Bu bölünmezlik tartışılamaz. Üniter devletimizin esasını “Tek millet, tek vatan, tek devlet, tek dil ve tek bayrak” teşkil etmektedir.

Milli bütünlüğün sağlanması ve korunması, bu değerlerin milleti teşkil eden bütün fertler tarafından benimsenmesi ve ortak tavırlar şekline getirilmesiyle mümkündür.

Sayfa Başı


Ahdi hukuk ne demektir?

Devletler Genel Hukuku’na göre; bir devletin var olması, bağımsızlığı, egemenlik hakkı, sınırları hakkında bir veya birden fazla devletle birlikte yaptığı ve karşılıklı beyan ve kabulleri ihtiva eden anlaşma veya anlaşmalarla gerçekleşen hukuktur. Lozan Antlaşması ve Montrö Sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ve hükümranlığını belirleyen ahdi hukuku için iki önemli örnektir.

Sayfa Başı


Milli Menfaat nedir?

Devletin bekası ve güvenliği ile milletin refahını sağlamak için ulaşılması ve korunması gereken amaçlardır.

Sayfa Başı


Beka nedir?

Bir devletin toprak bütünlüğünü, ahdi hukukunu ve anayasal düzenini iç ve dış tehditlere karşı koruması suretiyle hayatiyetini devam ettirmesidir.

Sayfa Başı


Milli Hedef nedir?

Elde edilmesi halinde milli menfaatlere ulaşmayı sağlayan sonuçlardır.

Sayfa Başı


Milli Güç nedir?

Bir devletin millî menfaatini sağlamak ve millî hedeflerini elde etmek için kullanabileceği siyasi, ekonomik, askerî, coğrafi, demografik, psiko-sosyal ve kültürel, bilimsel-teknolojik gibi güçlerden oluşan maddi ve manevi unsurların toplamıdır.

Sayfa Başı


İç Tehdit nedir?

Kökü ve kışkırtıcı kaynakları içeride ve/veya dışarıda olan, yurt içinde açık veya gizli olarak yürütülen Devletin anayasal düzeni, ülkenin bölünmez bütünlüğü ile milletin refahına yönelik örgütlü suç ve şiddet hareketlerini de kapsayan bir tehlike algılamasıdır.

Sayfa Başı


Dış Tehdit nedir?

Diğer bir ülkenin veya uluslararası terör örgütlerinin niyetlerinin, imkân ve kabiliyetleri ile hareketlerinin, asimetrik tehdidi de kapsayan değerlendirilmesine dayanan tehlike algılamasıdır.

Sayfa Başı


Asimetrik Tehdit nedir?

Yarattığı ani ve hazırlıksız durum nedeni ile ülkelerin siyasi, sosyal ve ekonomik sistemlerinde istikrarsızlıklarına neden olan, düşük seviyede kuvvet ve teknoloji kullanarak etkin olmayı amaçlayan tehdit algılamasıdır.

Sayfa Başı


Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanmasından kim sorumludur?

Anayasanın 117’nci maddesine göre; Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, TBMM’ne karşı Bakanlar Kurulu sorumludur.

Sayfa Başı


Türkiye’de milli güvenlik sistemi nasıl oluşturulmuştur? AB’ye uyum sürecinde milli güvenlik sisteminde yapılan anayasal ve yasal değişiklikler nelerdir?

Türkiye’de milli güvenlik sistemi, tehdit algılamaları, jeopolitik ve jeostratejik konumu, anayasal düzeni çerçevesinde oluşturulmuş ve 1933 yılından bu yana çeşitli aşamalardan geçerek bugünkü konuma ulaşmıştır.

Geçirilen bu evrim ile Türkiye, milli güvenliğin sağlanmasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı sorumlulukları bulunan Başbakan ve ilgili bakanları (Başbakan Yardımcıları İçişleri, Dışişleri ve Adalet ile Milli Savunma Bakanları), milli güvenliğin icrasında temel sorumlulukları bulunan, bu konuda özel ihtisas ve bilgi birikimine sahip olan Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı’nı siyasi olarak tarafsız bir kimliğe sahip bulunan Cumhurbaşkanının başkanlığında anayasal bir platformda bir araya getirerek kendi Millî Güvenlik Sistemini kurumsallaştırmış ve ülkenin güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak hale gelmiştir.

Bu kapsamda, Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, Türkiye’nin milli güvenlik sisteminin temel kuruluşlarıdır.

Milli Güvenlik Kurulu; 1982 Anayasası’nın 118’nci maddesine uygun şekilde çıkarılan 2945 Sayılı Kanun ile oluşturulmuştur. Türkiye’nin AB üyelik süreci çerçevesinde çıkarılan ve anayasal ve yasal değişiklikler getiren uyum paketleri ile Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine ilişkin önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir.

03 Ekim 2001 tarihli anayasal değişiklik ile daha önce Cumhurbaşkanı’nın başkanlığında Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı’ndan oluşan MGK’nın yapısı değiştirilmiştir. Bu değişiklik ile Başbakan Yardımcıları ile Adalet Bakanı’nın da katılımı ile MGK’nun üye sayısı 13’e çıkarılmıştır.

Söz konusu değişiklik ile aynı zamanda daha önce yasada Bakanlar Kurulu tarafından öncelikle dikkate alınacağı belirtilen Milli Güvenlik Kurulu kararlarının Bakanlar Kurulu tarafından değerlendirilecek ve uygun görülmesi halinde benimsenecek tavsiye kararları olduğu vurgulanmıştır

2003 yılında gerçekleştirilen yasal değişikliklerle Milli Güvenlik Kurulu’nun her ay yerine iki ayda bir toplanması da hükme bağlanmıştır.

AB müktesebatına uyum çerçevesinde Başbakana bağlı bir teşkilat olan MGK Genel Sekreterliği ile ilgili de önemli yasal değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Söz konusu değişiklikler ile MGK kararlarının uygulanmasının takibi yetkisi ve devlet çapında psikolojik harekatın planlanması görevleri MGK Genel Sekreterliği’nden alınmış; ayrıca MGK Genel Sekreterliği’ne bir sivilin Genel Sekreter olarak atanması mümkün kılınmıştır. Diğer taraftan, bu değişikliklerle, bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarının her türlü bilgi ve belgeyi gerektiğinde MGK Genel Sekreterliği’ne sağlaması yönündeki zorunluluk, personel kadroları ve atamaları ile MGK Genel Sekreterliği yönetmeliğindeki gizlilik hükümleri kaldırılmıştır. Bu yasal değişikliklerle, MGK Genel Sekreterliği’nin görevleri de önemli ölçüde değişmiş ve MGK Genel Sekreterliğinin görevleri “Millî Güvenlik Kurulu’nun sekreterlik hizmetlerini yürütmek ve Millî Güvenlik Kurulu’nca ve kanunlarla verilen görevleri yerine getirmek ” olarak düzenlenmiştir.

Yönetmelik hükümlerine göre oluşturulan MGK Genel Sekreterliği teşkilatına ilişkin şema aşağıdadır.


Sayfa Başı


Diğer ülkelerde ve özellikle AB üyesi ülkelerde Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu benzeri kuruluşlar var mıdır? Varsa, bu ülkelerdeki Milli Güvenlik Kurulu veya benzeri kuruluşlarda Türkiye’de olduğu gibi asker üyeler bulunmakta mıdır?

Mevcut bilgilere göre başta ABD olmak üzere hemen, hemen tüm ülkeler Türkiye’deki Milli Güvenlik Kurulu benzeri kuruluşlara sahiptir. Bu kuruluşlara sahip olmayan ülkelerin de dünyadaki güvenlik ve demokrasi birlikteliğini sağlama niyeti çerçevesinde bu tür kurumları oluşturmaya başladıkları bilinmektedir . Örneğin; Hollanda 2004 yılı içerisinde, Japonya ise 2006 yılında bir “Ulusal Güvenlik Konseyi” kurulması yönünde karar almıştır. İngiltere de 2007 yılı Temmuz ayında “Milli Güvenlik Kurulu” teşkiline karar vermiştir.

Halen 27 AB üyesi ülkeden 23 ülkede Milli Güvenlik Kurulu benzeri kuruluş bulunmakta, sadece 4 ülkede bulunmamaktadır. Milli Güvenlik Kurulu/Konseyi bulunan ülkelerin 11’inde Genelkurmay Başkanları üyedir. Ayrıca, Macaristan ve Portekiz’deki Milli Güvenlik Kurulu/Konseylerinde Genelkurmay Başkanlarına ilave olarak Kuvvet Komutanları da üye olarak bulunmaktadır.

Ayrıntılı bilgi için ana sayfadaki “Diğer Ülkelerdeki Benzer Kuruluşlar” kısmına bakınız.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu’nun adının Milli Savunma Kurulu olarak değiştirilmesi ve böylece asker üyelerin sadece savunma konularıyla ilgilenmesi mümkün müdür? Dünyada böyle uygulama yapan bir ülke var mıdır?

Milli güvenlik, iç güvenlik, dış güvenlik ve savunma olmak üzere üç alanı kapsayan oldukça geniş bir kavramdır. Günümüzde bu alanların birbirinden ayrılması düşünülemeyeceği gibi tüm dünyada benimsenen “Güvenliğin Bölünmezliği” ve “Kapsamlı Güvenlik” gibi yeni güvenlik parametreleriyle de bağdaşmayacağı aşikârdır. Bu nedenle, dünyada askerlerin sadece savunma ile ilgilendiği ve Milli Savunma Kurulu gibi bir kurulda yer aldıkları herhangi bir ülke bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, örneğin Fransa’da bulunan MGK benzeri kuruluşun adı “Milli Savunma Yüksek Kurulu” ise de, bu kurulun görev alanı da eğitimden sağlığa, ekonomiden ulaştırmaya kadar iç ve dış güvenlik ile savunma konularını kapsamakta ve milli güvenlik bir bütün olarak ele alınmaktadır. Fransa bu kurulun adını geleneksel yaklaşımla değiştirmemekte ve Milli Savunma Kurulu adıyla görevini sürdürmektedir.

Sayfa Başı


Avrupa Birliği’nin, üye ülkelerdeki MGK benzeri kuruluşlarının yasal dayanağı konusunda herhangi bir standardı var mıdır?

Devletlerin kamu yönetim sistemleri; kültürel, sosyal, siyasal, ekonomik ve tarihi faktörlerin etkisi altında şekillendiğinden AB tarafından da bu konuda herhangi bir standart getirilmemiştir. Ayrıca bu durum, bir demokrasi göstergesi olarak da görülmemektedir. Nitekim, AB üyesi ülkelerin bir kısmında MGK benzeri kuruluşların yasal dayanağı anayasa iken, diğer bir kısmında da bu kuruluşlar kanunla teşkil edilmişlerdir. Örneğin: AB üyesi olan ülkelerden Fransa, İspanya, İtalya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, İrlanda, Macaristan, Polonya ve Romanya’nın MGK benzeri kuruluşları anayasa ile düzenlenmiştir. (Toplam 10 ülke)

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu’nun ülkemizde 1933 yılında Yüksek Müdafaa Meclisi ile başlayan ve günümüze kadar devam eden tarihi süreçte 1949 yılında Milli Savunma Yüksek Kurulu adını aldığı, müteakiben 1961 yılında Milli Güvenlik Kurulu olarak adının değiştirildiği anlaşılmaktadır. Bu ad değişikliklerinin gerekçeleri nelerdir?

Milli Güvenlik Kurulu’nun ülkemizde 1933 yılında Yüksek Müdafaa Meclisi ile başlayan ve günümüze kadar devam eden tarihi süreçteki ad değişikliklerinin gerekçesi, güvenlik kavramının dünyadaki evrimi ile yakından ilişkilidir.

Yüksek Müdafaa Meclisi’nin kurulduğu tarihteki görevi milli seferberlik planlarının hazırlanması ve seferberlik halinde valiliklere verilecek görevlerin tespiti olarak belirlenmiştir. Bu süreçte güvenlik, sadece silahlı kuvvetleri ilgilendiren bir alan olarak görülmüş ve askeri gücün savaş kabiliyetinin seferberlik hazırlıklarıyla artırılması hedeflenmiştir. Bu konuda ülkemizin geçmişte seferberlik yönünden hazırlıksız olması nedeniyle yaşadığı sıkıntılılar etkili olmuştur.

İkinci Dünya Savaşı ve öncesinde tüm ülkelerde milli güvenlik, yalnız milli savunma olarak düşünülmüş; devletlerin güvenliği için bir milli savunma politikası oluşturulmasının gerekli olduğu değerlendirilmiştir. Bu maksatla ülkemizde de 1949 yılında Yüksek Müdafaa Meclisi’nin adı Milli Savunma Yüksek Kurulu şeklinde değiştirilmiş ve bu kurulun görev alanı seferberlik konularının yanında milli savunma politikasının hazırlanması olarak belirlenmiştir.

Ancak, İkinci Dünya Savaşı ile birlikte tehditlerin artık devletlerin tüm milli güç unsurlarına yöneltildiği, böylece milli savunmadan daha geniş bir anlam kazandığı anlaşılmış ve “Milli Savunma” kavramının da “Topyekûn Güvenlik” veya günümüz deyimiyle “Milli Güvenlik” kavramına dönüşmesi ile daha geniş bir yelpazede ele alınmasını gerekli kılmıştır. Bu çerçevede, devletler milli savunma ile ilgili danışma kurullarının görev ve fonksiyonlarını milli güvenlik kavramına göre şekillendirmişlerdir. Bu konuda, ABD ve Almanya örnek olarak verilebilir.

Türkiye, izlediği başarılı siyasetle İkinci Dünya Savaşı’nın dışında kalmış ise de, o dönemde bu savaştan gereken dersleri yeterince çıkaramamıştır. Ayrıca, ülkemizde o dönemde dünyadaki güvenlik çalışmaları takip edilemediğinden, milli savunma anlayışından milli güvenlik anlayışına geçişte de gecikme yaşanmış; bu eksiklik, ancak 1961 Anayasası’nın hazırlanması sırasında giderilerek Milli Savunma Yüksek Kurulu’nun adı Milli Güvenlik Kurulu olarak değiştirilmiştir.

Sayfa Başı


Türkiye’de ve diğer ülkelerdeki milli güvenlik kuruluşlarının teşkilat yapısını, görev ve fonksiyonlarını etkileyen faktörler nelerdir?

Devletlerin coğrafyası, jeopolitik konumu ve sosyo-kültürel yapılarına bağlı olarak oluşan tehdit algılamaları ile anayasal düzenleri Milli Güvenlik Kuruluşlarının teşkilat yapılarını, görev ve fonksiyonlarını etkileyen faktörlerdir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına üyeler dışında katılım mümkün müdür?

Anayasa’nın 118’nci maddesi doğrultusunda, toplantı gündeminin özelliğine göre Kurul toplantılarına üyeler dışındaki bakan ve kişiler de çağrılıp görüşleri alınmaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu toplantıları ne kadar sıklıkla yapılır, toplantıların gündemi nasıl belirlenir?

Milli Güvenlik Kurulu, 2945 sayılı Kanunun 5’nci maddesine göre; iki ayda bir toplanmaktadır. Gerektiğinde Kurul, Başbakanın teklifi üzerine veya doğrudan Cumhurbaşkanının çağrısı ile toplanır.

2945 sayılı Kanunun 6’ncı maddesine göre kurulun gündemi, Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir. Gündemin hazırlanmasında, Başbakan ve Genelkurmay Başkanının önerileri dikkate alınır.

Kurul üyesi bakanlar ile diğer bakanların gündeme girmesini istedikleri konular, Başbakanın da görüşünü alarak Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri vasıtasıyla Cumhurbaşkanına iletilir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulunda kararlar nasıl alınır?

2945 sayılı Kanunun 7’nci maddesine göre Kurul kararlarını çoğunlukla alır. Eşitlik halinde Kurul Başkanının bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır.

Kurulda üyelerin fikirlerini serbestçe açıklamasına veya alınacak kararlara itiraz etmesine hiçbir engel bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulunun aldığı kararlar nasıl uygulanır? Kurulun kararlarının uygulanması zorunlu mudur?

Anayasanın 118’nci maddesi ile 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanunu’nun 4′ üncü maddesinde belirtildiği üzere Milli Güvenlik Kurulu’nun Kararları hükümetlere tavsiye niteliğindedir.

Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında herhangi bir tavsiye kararı alınması halinde, bu karar, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından Cumhurbaşkanı’na ve Bakanlar Kurulu’nda görüşülmek üzere Başbakanlığa gönderilir.

Milli Güvenlik Kurulu Kararları, 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanunu’nun 8’nci maddesine göre Bakanlar Kurulu gündemine öncelikle alınmak suretiyle görüşülür ve kabul edilmesi halinde gerekli kararlar alınır. Bu kapsamda, belirlenecek tedbirlere ilişkin olarak Bakanlar Kurulu veya Başbakan tarafından ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlar görevlendirilir.

Alınan kararlar doğrultusunda bir yasa çıkarılmasına ihtiyaç duyulması halinde, Bakanlar Kurulu tarafından bir yasa tasarısı hazırlanır ve TBMM’ye gönderilir. Tasarının yasalaşması, TBMM’nin takdirine bağlıdır.

Sayfa Başı



MGK toplantıları sonunda yayımlanan basın bildirileri, MGK Kararlarını mı içermektedir?

MGK toplantıları sonunda yayımlanan basın bildirileri, MGK Kararları olmayıp, toplumu bilgilendirmeye yönelik hususları ihtiva etmektedir.

Sayfa Başı


MGK basın bildirilerine nasıl erişebilirim?

MGK toplantılarının basın bildirilerine “MGK Toplantılarının Basın Bildirileri” sayfasından ulaşılabilmektedir.

Sayfa Başı


MGK toplantı tutanaklarına nasıl erişebilirim?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’ncu maddesi gereğince; toplantı tutanakları ve görüşmeler açıklanamaz ve yayınlanamaz.

Sayfa Başı


MGK Kararları açıklanabilir mi?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’ncu maddesi gereğince; Kararlar Milli Güvenlik Kurulunun vereceği karara göre açıklanabilir veya yayınlanabilir.

Sayfa Başı


Devletin Milli Güvenlik Siyaseti ne demektir?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2/b. maddesinde, Devletin Milli Güvenlik Siyaseti; “Milli güvenliğin sağlanması ve milli hedeflere ulaşılması amacı ile Milli Güvenlik Kurulu’nun belirlediği görüşler dahilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan siyaseti ifade eder.”şeklinde tanımlanmıştır.

Sayfa Başı


Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenlik siyasetinin yazılı olduğu bir belge var mıdır? Hangi hususları kapsamaktadır?

Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenlik siyaseti, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nde yer almaktadır. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, yürütme organı olan Bakanlar Kurulu’nun Anayasanın 117’nci ve 118’nci maddelerinde yazılı devletin milli güvenliğinin sağlanmasına yönelik görevleri çerçevesinde planlamaya yönelik bir idari tasarrufu olup, ana esasları ihtiva eden özlü bir metindir. Söz konusu belge, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve Türk Milleti’nin refahına ilişkin izlenecek milli güvenlik siyasetinin esaslarını içeren bir yol haritası konumundadır.

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi; Türkiye Cumhuriyeti’nin milli menfaati ve milli hedeflerini, milli hedeflere ulaşılması için takip edilecek iç ve dış güvenlik ile savunma siyasetlerine ilişkin esasları kapsamaktadır.

Sayfa Başı


Devletin milli güvenlik siyasetini içeren belgenin adı “Milli Siyaset Belgesi” veya “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi” gibi değişik biçimlerde ifade edilmektedir. Belgenin resmi adı nedir?

Belgenin resmi adı, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’dir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesine neden ihtiyaç vardır?

Devlet faaliyetlerinin yürütülmesinde devamlılık esastır. Bu nedenle, devlet faaliyetlerinin planlı ve belirlenmiş esaslara göre yürütülmesi, hükümetlerin temel sorumluluklarındandır. Bu temel sorumluluklardan birisi de, milli güvenliğin sağlanması ve bu kapsamda milli güvenlik siyasetinin tayin ve tespitidir. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi bu amaçla hazırlanmaktadır.

Sayfa Başı


Diğer ülkelerde de güvenliğe ilişkin Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi benzeri belge veya dokümanlar hazırlanmakta mıdır?

Bütün ülkelerde milli güvenlik siyaseti veya milli güvenlik stratejisi gibi adlarla benzeri belgeler/dokümanlar hazırlanmaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, ülkemizin Gizli Anayasası veya ikinci bir Anayasası mıdır? Anayasa ve yasalara aykırı mıdır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, “Gizli Anayasa” olarak tanımlanamaz. Belge’nin, “Gizli” gizlilik derecesi taşıması ve bu nedenle kurum ve kuruluşlarca bilmesi gereken prensibi çerçevesinde bilinmesi ve kullanılması ile kamuoyuna açıklanmaması, onun “Gizli Anayasa” olarak değerlendirilmesine yol açamaz. Bundan farklı bir düşünce, T.C. Anayasasında yazılı sistemin uygulanan rejimden farklı bir sistem olduğu sonucunu ortaya koyar ki bunun da hiçbir hukuki ve düşünsel dayanağı ve gerçekliği olamaz.

Diğer taraftan, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve mevcut yasalara uygun olarak hazırlandığından iddia edildiği gibi devletin ikinci bir Anayasası olması veya mevcut Anayasa ve yasalara aykırı olması düşünülemez. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Bakanlar Kurulu’nun anayasal görevi çevresinde hazırlanan bir Bakanlar Kurulu dokümanıdır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının üstünde bir belge midir?

Anayasa, normlar hiyerarşisinin en üstündedir. Kanunlar Anayasaya, tüzük ve yönetmelikler de kanuna aykırı olamaz. Bakanlar Kurulu Kararları ise yönetmelik düzeyinde bir idari işlemdir. O halde, MGK’nun Bakanlar Kurulu’na tavsiyesi sonucu Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin, normlar hiyerarşisine uygun bir doküman olması tartışma götürmez bir gerçektir.

Bu nedenle, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ne anayasa benzeri bir üstünlük ve değişmezlik atfedilmesi şeklindeki değerlendirmelerin hukuki temeli bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin içeriği, iç ve dış güvenlik açısından siyasal kararların alınmasını kısıtlayıcı nitelikte midir?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin iç ve dış güvenliğe ilişkin esasları ihtiva etmesi, bu doğrultuda demokratik parlamenterler sistemin kendi dinamikleri (TBMM, hükümet, muhalefet partileri, kalkınma planları, yıllık programlar, sivil toplum kuruluşları ve medya gibi) ve süreçleri içinde güvenlik sorunlarının çözümlenmesi imkân ve yeteneğine engel bir belge değildir. Çünkü Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, doğrudan güvenlik boyutu taşıyan konuları içermekte ve sadece milli güvenliğe yönelik temel hassasiyetleri vurgulamaktadır.

Hükümetler tarafından belirlenmiş olan bu esasların nasıl uygulanacağı, yine hükümetler tarafından tespit edilmekte ve parlamenterler sistemin dinamikleri içinde gerçekleştirilmektedir. Bu itibarla, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesindeki esasların, devletin güvenliğini ilgilendirdiği gerekçesiyle siyasal süreçleri kısıtlaması söz konusu değildir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi nasıl hazırlanmaktadır? Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi bir “Bakanlar Kurulu dokümanı” ise bu belgenin hazırlığını niçin Bakanlar Kurulu değil, MGK Genel Sekreterliği yapmaktadır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin taslağı, Anayasa’nın 118′ nci maddesi ve 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 13’ncü maddesi uyarınca MGK’ ca verilen görev çerçevesinde, MGK Genel Sekreterliğinin koordinatörlüğünde, bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde ve görüşleri alınarak hazırlanmakta ve MGK’ya sunulmaktadır. Bu süreçte, stratejik araştırma kuruluşlarının çalışmalarından da yararlanılmaktadır.

Belge taslağı, MGK tarafından uygun bulunduğu takdirde, tavsiye kararı ile Bakanlar Kurulu’na bildirilmektedir. Müteakiben Belge taslağı, Bakanlar Kurulu’nun bütün üyeleri tarafından incelenmekte, kabul edilmesi halinde, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanmakta ve Başbakanlık Direktifi ile tüm bakanlıklara, ilgili kurum ve kuruluşlara dağıtılmaktadır.

Hiçbir devlet yönetiminde herhangi bir belgeyi Bakanlar Kurulu’nun bizzat hazırlaması söz konusu değildir. Bütün ülkelerde bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar Bakanlar Kurulu’nun vereceği görevleri yerine getirmek için teşkil edilmişlerdir. Dolayısıyla, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin de, doğrudan Başbakana bağlı bir kurum olan MGK Genel Sekreterliği koordinatörlüğünde hazırlanmasına engel olacak mantıksal ve hukuki bir durum bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin hazırlanmasında, hükümetlerden ziyade askerî bürokrasi mi etkili olmaktadır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi taslağı, doğrudan Başbakana bağlı MGK Genel Sekreterliğinin koordinatörlüğünde, Genelkurmay Başkanlığı dahil, bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde ve görüşleri alınarak hazırlanmaktadır.

Müteakiben ilgili makamların temsilcilerinin iştirak ettiği ve uzman hukukçuların da yer aldığı çalışmalarda, her konu tüm ayrıntılarıyla incelenmekte, yapılan çalışmaların her safhasında temsilciler bağlı oldukları makamların onayını almaktadır.

Bu çerçevede, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin hazırlanmasında herhangi bir kurumun diğerine göre etkili olduğu veya belgenin ağırlıklı olarak askerî bürokrasi tarafından yürütme ve yasamanın değişik organlarına tanınan yetkileri sınırlayacak biçimde tasarlandığı şeklinde bir değerlendirme yapılması mümkün değildir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ndeki esasların MGK’nın görüşleri dahilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilmesi, Bakanlar Kurulu’nun MGK’nın belirlediği çerçevenin dışına çıkamaması, ancak bu çerçeve içinde takdir yetkisini kullanabilmesi şeklinde değerlendirilebilir mi?

2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2/b. maddesinde yer aldığı üzere Devletin Milli Güvenlik Siyasetinin, Milli Güvenlik Kurulu’nun görüşleri dahilinde Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilmesi ifadesinden anlaşılması gereken, milli güvenlik siyasetinin ortak akılla belirlenmesi ve/veya değiştirilmesinin gerekli olduğudur.

Diğer taraftan, MGK üyelerinin büyük çoğunluğunun aynı zamanda Bakanlar Kurulu üyesi olduğu, MGK’da alınan kararların kendi istemleri dışında olamayacağı ve esasen kendi kararları olduğu dikkate alındığında, Bakanlar Kurulu’nun MGK’da alınan kararları kabul etmesi doğal bir sonuç olmaktadır. Bu kararların nasıl uygulanacağının takdir yetkisi ise tabiatıyla Bakanlar Kurulu’na aittir.

Bu itibarla, Bakanlar Kurulu’nun MGK’nın belirlediği çerçevenin dışına çıkamayacağı, ancak bu çerçeve içinde takdir yetkisini kullanabileceği şeklinde bir değerlendirme yapılmasının uygun olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.

Aksi takdirde, Milli Güvenlik Kurulu’nun Bakanlar Kurulu’nun üstünde bir Kurul olduğu gibi bir düşünce ortaya çıkar ki, böyle bir durum, Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal düzeni ile bağdaşmaz.

Sayfa Başı


Bir hükümetin kabul ettiği Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ni müteakip hükümetler aynı şekilde uygulamak zorunda mıdır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, değişik siyasal iktidarlar tarafından farklı biçimde değerlendirilebilecek ve çözüm aranabilecek sorunları daha sonra iktidara gelecek hükümetleri de bağlayacak biçimde çözümleyen ve söz konusu kararların siyasal sorumluluğunu kararlarla ilgisi olmayan müteakip hükümetlere bırakan bir belge değildir.

Hükümetler, demokratik sistem içerisinde bu belgede yapmak istedikleri değişiklikleri, her zaman 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 2/a maddesinde yazılı Devletin milli güvenlik siyaseti tanımı çerçevesinde yapmaya muktedirdir. Aksi bir uygulama, çağdaş demokrasilerin yerleşik işleyişi ile bağdaşmaz.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, içeriği ve milli güvenlik anlayışı itibariyle temel özgürlükler ve insan haklarına aykırı hususlar içermekte midir?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, içerik itibariyle belirlenen güvenlik sorunlarına karşı “Ne Yapılmalı/Ne Yapılması Gerektiğine ” ilişkin temel öngörüleri ihtiva etmektedir. ” Nasıl Yapılacağı ?” sorularının cevabı ise, Bakanlar Kurulu’nun uygulamalarında bulunmaktadır.

Belgede yazılan tüm ifadelerde bilhassa bu husus gözetilmekte, ayrıca belgenin hazırlanmasında uzman hukukçular görev aldığından Anayasa ve kanunlar ile Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma ve sözleşme hükümleri açısından da incelenmektedir.

Bu nedenle, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinde, Türk vatandaşlarının hak ve özgürlüklerine ilişkin kurallar ve/veya sınırlamalar getirilmesi söz konusu değildir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi niçin Gizli gizlilik derecelidir? Diğer ülkelerde de güvenliğe ilişkin belgeler Gizli gizlilik dereceli midir? Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, ABD’de olduğu gibi niçin topluma açıklanmamaktadır?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin gizlilik derecesi, diğer demokratik ülkelerden farklı olmayıp; güvenliğin doğası ve Türkiye Cumhuriyeti’nin milli menfaatlerinin gereğidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ile milletin refahına yönelik tehdit ve risklere karşı izlenmesi öngörülen siyasetin açık olmasının, gerek iç, gerekse dış kamuoyunda yaratacağı sakıncalar, Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin Gizli gizlilik dereceli olmasını gerekli kılmaktadır.

Diğer ülkelerde de güvenliğe ilişkin siyaset ve strateji belgeleri Gizli gizlilik dereceli olup, aynı nedenlerle kamuoyuna açıklanmamaktadır.

ABD’de kamuoyuna açıklanan bu tür belgelerin, asıl belgeler olmadığı ve genel hatlarıyla özel olarak düzenlenmiş bilgileri kapsadığı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, ABD’nin küresel çapta uyguladığı politikalarının, internetten dahi temin edilebilen belgelerle yürütülemeyeceği aşikârdır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi TBMM’de neden tartışılıp onaylanmamaktadır? Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, gizlilik dereceli bir devlet belgesi olarak değerlendirildiği için mi TBMM üyelerinin bilgisine sunulmamaktadır?

Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanması ve bu amaçla Devletin milli güvenlik siyasetinin belirlenmesi sorumluluğu, Anayasa’nın 117’nci ve 118’nci maddeleri ile Bakanlar Kurulu’na verilmiştir.

Parlamenter sistemimizdeki kuvvetler ayrılığı prensibi gereği, yürütme organı olan Bakanlar Kurulu’na ait Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin hazırlanmasında, yasama görevini yürüten TBMM ya da ilgili komisyonların herhangi bir katkısı ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenle, milli güvenliğin sağlanmasından sorumlu olan Bakanlar Kurulu’nun adeta kendi yol haritası konumundaki Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, TBMM’de tartışılmamaktadır.

Belge’nin gizlilik derecesi taşıması, TBMM üyelerinin bilgisine sunulmasına engel değildir. Anayasa’nın 118 inci maddesine göre Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi hakkında TBMM’nin bilgilendirilmesini değerlendirme yetkisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli güvenliğinin sağlanmasından sorumlu olan Bakanlar Kurulu’nundur.

Sayfa Başı


Çeşitli nedenlerle tutuklanan bazı kişi ve gruplar üzerinde yapılan aramalarda Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin bulunduğuna ilişkin haberler doğru mudur?

Konuya ilişkin olarak adli makamlardan Kurumumuza intikal eden resmi herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’ni incelemek veya Belge’nin içeriği hakkında ayrıntılı bilgi edinmek mümkün müdür?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi, Gizli gizlilik derecesine sahip olduğundan, Belge’nin incelenmesi veya içeriği hakkında bilgi edinilmesi, 2945 sayılı MGK ve MGK Genel Sekreterliği Kanunu’nun 10’ncu maddesi ve 4982 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesi gereği mümkün olamamaktadır.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin güncelleştirmesi için belirlenmiş bir süre var mıdır? Belge’nin güncelleştirilmesi ihtiyacı kimin tarafından tespit edilir?

Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi’nin güncelleştirilmesi için belirlenmiş bir süre yoktur. Milli Güvenlik Kurulu tarafından; ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik ortamındaki değişiklikler ile milli güvenlik siyasetinin uygulama sonuçları çerçevesinde Türkiye’nin milli güvenlik ihtiyaçları değerlendirilerek Belge’nin güncelleştirilmesine ihtiyaç olduğu Bakanlar Kurulu’na tavsiye edilmektedir.

Sayfa Başı


Dünyadaki MGK Genel Sekreterliği benzeri kuruluşların görevleri sadece sekreterlik hizmetleri ile mi sınırlıdır?

Dünyadaki bütün MGK Genel Sekreterliği benzeri kuruluşların temel görevleri; MGK’ların sekreterlik hizmetleri yanı sıra, güvenliğe ilişkin her konuda MGK’ları için sürekli araştırma ve değerlendirmeler yapmak, ayrıca milli güvenlik konusunda bütün bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamaktır.

Sayfa Başı


MGK Genel Sekreterliğinin Sicil/Sabıka Kaydı / Fiş Kaydı Tutma görevi var mıdır? Hakkımdaki güvenlik raporu ve arşiv araştırması raporunu nasıl düzelttirebilirim?

2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanununa göre, MGK Genel Sekreterliğinin sicil/sabıka kaydı / fiş tutma görevi ve dolayısıyla söz konusu kayıtlarda düzeltme görevi de yoktur ve hiçbir zaman olmamıştır.

Sayfa Başı


Kuruluşundan bu yana Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevini kimler yapmıştır?

Kuruluşundan günümüze kadar Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde, 46 Genel Sekreter görev yapmıştır. (Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.)

Sayfa Başı


Bilgi Edinme Birimine ulaşan başvurular ve verilen cevaplar hakkındaki istatistikî bilgiye nasıl erişebilirim?

Konuya ilişkin bilgiler, ana sayfadaki Bilgi Edinme Bölümü içerisinde “İhtiyari Hususlar” alt başlığında yer almaktadır.

Sayfa Başı


Askerlik görevi ile ilgili bilgileri hangi kurumdan öğrenebilirim?

Askerlikle ilgili konular, MGK Genel Sekreterliği’nin görev alanına girmemektedir. Söz konusu başvuruların, Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın Bilgi Edinme Birimine yapılması gerekmektedir. Adresleri aşağıdadır:

Milli Savunma Bakanlığı Bilgi Edinme Birimi
http://www.msb.gov.tr
beb@msb.gov.tr

Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Edinme Birimi
http://www.tsk.mil.tr
beb@tsk.mil.tr

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğine personel alımı nasıl olmaktadır?

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde görev yapacak olan personel, bu konudaki mevzuat doğrultusunda “İlk Defa Personel Alımı” ve “Naklen Personel Alımı” yollarıyla temin edilmektedir.

İlk Defa Personel Alımı:
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 50’nci maddesi ve Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik gereğince ÖSYM (Yüksek öğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi ) tarafından yapılan KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı) neticesine göre Devlet Personel Başkanlığınca yürütülmektedir.

Naklen Personel Alımı:
Çeşitli nedenlerle kurumlar arası naklen atama işlemleri, devlet memurlarının atamalı oldukları kadro ve/veya eşiti unvanlarda MGK Genel Sekreterliğinde boş kadro bulunması ve o kadro için personel ihtiyacı bulunması halinde, MGK Genel Sekreterliğinin onayı ile yapılmaktadır. Bunun için önce personelin çalıştığı kurumun muvafakati aranmaktadır.

Sayfa Başı


MGK Genel Sekreterliğine personel alımı yapılmakta mıdır?

Genel Sekreterliğin personel ihtiyacı bulunmamaktadır.

Sayfa Başı


Savunma Sekreterliği ve Savunma Uzmanlığı Kadrosuna atanmak için yapılması gerekenler nelerdir?

Savunma Sekreter ve uzmanlarının işlemleri, 108 sayılı “Savunma Sekreterliği Kurulmasına Dair Kanun” ile 7/17209 sayılı “Savunma Sekreterliği Yönetmeliği” nde belirtilen esaslara göre yapılmaktadır. Adı geçen kanun ve yönetmeliğe göre; Savunma Sekreter ve Uzmanlığına atanabilmek için; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun aradığı genel koşulların yanında, Harp Okulu, üniversite veya yüksek okul mezunu emekli, müstafi subay veya üniversite veya yüksek okul mezunu olup da, Milli Güvenlik Akademisi mezunu olmak gerekmektedir.

Sayfa Başı


Milli Güvenlik Akademisi’ ne müdavim olmak istiyorum. Başvuru koşulları nelerdir, hangi kuruma başvurmam gerekir?

Harp Akademileri Komutanlığı’ na bağlı olan Milli Güvenlik Akademisi’ ne müdavim seçim işlemleri 2005 yılına kadar MGK Genel Sekreterliğince yürütülmüş, ancak 2005 yılında Harp Akademileri Yönetmeliğinde yapılan bir değişiklikle söz konusu görev, Devlet Personel Başkanlığı’ na devredilmiştir. Bu nedenle, Devlet Personel Başkanlığına başvuruda bulunulması gerekmektedir.

Sayfa Başı


Çocuk Kuaförü Gururumuz Olmaya Devam Ediyor

İstanbul’daki Simavlı esnaflardan olan Çocuk Kuaförü İbrahim Arslan’ın başarıları devam ediyor. Müşterileri tarafından oldukça beğenilen hizmetleri kulaktan kulağa yayılıyor.

İstanbul’un her köşesinden gelen saygın müşterilerinin yanısıra Simavlı minikleri de traş eden İbrahim Arslan “Önümüzdeki dönem kuaförümüzde minikler için sürprizlerimiz olacak” şeklinde konuştu. Minikler için internet sitesinde masallar ve müzikli flash şiirler yayınlayan Arslan’ın yazılarını ise yurtdışından dahi takip edenler var.

İbrahim Arslan anne – babalar için faydalı bilgileri de paylaşmaya devam ediyor. Çocuğunuzla ilgili gerekli tüm bilgileri İbrahim Arslan’ın devamlı güncellenen sitesinde bulabiliyorsunuz.

Kuaförüne gelen müşterilerine Online Saç kataloğunu gösteren İbrahim Bey’in müşterileri saç tipi seçiminde de zorlanmıyor.

İbrahim Arslan’ın sitesine http://www.cocukkuaforu.com adresinden ziyaret edebilirsiniz. 

 

 

ARSLAN

Çocuk Kuaförü

Mazhar Bey Caddesi,  Perçem Sokak, Büyük APT. No: 1/1/B, Trafik Amirligi Ozgurluk Parki Karsisi

Kadiköy / ISTANBUL

 

Şampuanlar ve Losyonlar

Saç Şampuanları

Şampuanlar her gün kullanıldığında saçlarımızı yıpratan bir deterjan haline gelebiliyorlar. Bu nedenler şampuan seçimimizi saç derimizin ph, yağ, nem dengesini bozmayan bir temizleme maddesinden seçmemiz gerekir.

Saç yapımızı koruyup temizliğini sağlayan bir şampuan iç in her şeyden önce saçımızın ihtiyacının ne olduğunu teşhis etmeliyiz. Yanlış şampuan seçimi saç derimizi hasta edebilir ve saç dökülmesi yapabilir.

Bu nedenle saç analizi yapılması şampuan seçiminde önemli rol oynar. Megahairtrans saç analizi yaparak size en doğru kullanmanız gereken şampuanı önermektedir.

Saç Losyonları

Saç dökülmesi konusunda çalışmalar gösteriyor ki losyon kullanımı saç dökülmesini yavaşlatmakta ve erken dönemde teşhis edildiğinde saç losyonları dökülmeyi durdurmaktadır.

Genel olarak losyonlar saç derisinin damarlarının genişlemesini sağlayan ve damarların saç kökü etrafında dolaşım hızını arttırarak saçın kan ile beslenmesini arttırmaya yarayan sıvı kullanımlı ilaçlar olarak kullanılır.

İçinde minoksidil ilacı bulunan Rogaine en sık kullanılan saç dökülmesini önlemede iyi sonuç veren bir losyondur. Diğer losyon çeşitleri de aynı etki amacıyla kullanılmaktadır.