Sayın Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasının ardından yaşananlara hiç dikkat ettiniz mi? Kendisiyle siyasi görüşleri farklı olsa da Deniz Baykal’ın bile ona hayran olduğunu öğrendik. Muhsin Bey’i ben de çok severim. Kendisi gerçekten son derece dürüst ve saygın bir siyasetçidir. Yazımın başında “Sayın” ifadesini kullanmamın sebebi de O’na duyduğum saygı. Fakat hep aynı hatayı yapıyoruz; yiğidin hakkını geç veriyoruz. Kıymet bilemiyoruz. Her ne kadar yaşananlar üzücü olsa da biz Simavlılara da ders veriyor aslında… Muhsin Bey çok sevilse de malesef değeri pek az kişi tarafından bilindi. Peki ya biz Simavlılar Kendi Muhsin’lerimizi ne kadar tanıyoruz, biliyoruz, değer veriyoruz ???
Simava gönül veren kişiler azımsanmayacak kadar çok olsa da anlaşılan o ki bir birlik beraberlik malesef yok… Bu işi profesyonel anlamda Alaattin Gürırmak, Recep Albayrak, Şerif Erim; amatör anlamda ise Ayhan Dilekli, Hüseyin Tophan, Halil Erbek, Bayram Okur ve Murat Umutlu kardeşim yapıyor… Yiğitlerin hakkını vermek lazım…
Bu saydığım kişilerin hiç birinin yaptıkları işte maddi menfaat gütmediklerini de biliyorum… Aslında bu saydığım kişilerin bizlerin desteklerine ihtiyaçları da yok… Ama şunu hiç hatırdan çıkarmamalı, bazı şeyler böyle kişiler sayesinde var… Bir örnekle açıklayayım:
Kolbastı. Bu oyunu bir kaç sene öncesine kadar kaçımız biliyorduk? Şimdi neredeyse bilmeyen yok… Hatta Çankırılı bir arkadaşım bile öğrenme çabasında… Her ne kadar Trabzon yöresine ait bir oyun olsa da onu YouTube’den Facebook’tan öğrenmedik mi? Bu oyunu Trabzonlular yıllardır bilse de BİZ onu internetten öğrendik… Peki bu Trabzonlulara ne kazandırdı? Bu onlara bilinirlik kazandırdı. Nedir bu bilinirlik? Bilinirlik namını duyurmaktan öte bir şeydir. Kendi kendinize “neden reklamlarda çoğunlukla gördüğüm bir malı tercih ediyorum?” diye sorarsanız anlarsınız. Çünkü o markayı biliyorsunuz. Sizinle beraber milyonlar biliyor. Bu yüzden tercih ediyorsunuz. Çünkü asrımızda artık gizli kalanlar muteber değil. Devir bilme ve bildirme devri. Bu yüzden çağın adı Bilgi Çağı… Bilen üstünlük kazanıyor. Bilen patron oluyor. Bilen hükmediyor.
Memleketimiz hakkında yapılan çalışmalar şüphesiz karşılıksız kalmayacaktır. Almanya’daki bir genç babasının köyünün resimlerini gördüğünde, İstanbul’daki bir Simavlı esnaf dükkanında Simavlıları gördüğünde, kendi köyünden onlarca kilometre uzaktaki bir köyden arkadaş edinen bir Simavlı genci duyduğunuzda bu dediklerime hak vereceksiniz. Bu sebeple Simav ile ilgili tüm sitelerin ekiplerine şahsı adına teşekkür ediyorum.
Hele bir de Simavın Sesi gazetesine teşekkür etmek gerek ki o ayrı bir şey zaten. Düşünsenize daha geçen gün bir arkadaşımın evinde gördüm bu gazeteyi. Simav seçimleriyle ilgili haberleri okuduk. Tatması güzel bir zevkti. Sonradan öğrendim ki gazeteye abone olunca istanbula bile yolluyorlarmış… Kim olduklarını bilmiyorum ama gazete sahiplerini tebrik ederim. Sitelerinde künye bilgiilerini bulamadım. Arkadaşımdaki gazetedeki künyeye de bakmamıştım.
Bu çalışmalar iyi güzel de bunların kıymeti biliniyor mu?
Bir daha ki yazımız Alaattin Gürırmak Bey ile ilgili olacak…